● İkinci Bahar, ilk diziniz diye biliyorum. Nasıl dâhil olmuştunuz projeye?
Dizi başlamadan önce ilk Mustafa Oğuz ile görüşmüştük.
Projeyi konuştuk. Elbette Yavuz Turgul’un işin en başında olması beni çok
heyecanlandırdı. Ancak henüz mesleğim baleyle ilgili kaygılarım vardı.
Görüşmelerin ardından benim için çok önemli bir yeri olan İkinci Bahar’a Tim
olarak girmiş oldum. Hatta ilk basın toplantısında daha oyuncuların büyük bir
bölümüne karar verilmemişti. Küçük bir ekip olarak basın tanıtımına katılmıştık
(gülüyor).
● Şampiyonlar Ligi tanımının bile yetersiz kalacağı bir kadronun tam kalbine
düştünüz. İlk çekim gününüzü hatırlıyor musunuz? Sahneniz kiminleydi?
İlk sahnem Ali Haydar’ın kebapçı dükkânına girdiğim andı.
Çok aç bir turist olduğumdan Ali Haydar karnımı doyurmak için bana acılı bir
kebap ısmarlamıştı. Acısı çok fazla gelmişti. Artık gerisini siz düşünün. (Gülüyor.)
● İlk zamanlar sette herhangi bir tedirginlik ya da çekingenlik yaşadınız mı?
Aslında tedirginlik yaşamadım. Sadece ekip o kadar
disiplinliydi ki provalara bile geç kalmamam gerekiyordu. Tam da o dönem Tan
Sağtürk Akademi’yi kurmaya çalıştığım için aynı anda iki büyük iş yapmak beni
biraz zorladı.
● Üç ayrı yönetmenle çalıştınız. Adaptasyon açısından herhangi bir zorluk
yaşadınız mı?
Her biri ortama o kadar çok şey kattı ki değerleri çok
büyük. Ben zorluk yaşamadım ama zorluk yaşattıysam bunu onlara sormak lâzım. (Gülüyor.)
● Diziye dair en unutulmaz anınız nedir?
Hangi birini anlatsam? (Gülüyor). Düşünün öyle bir dizi
oldu ki aradan yıllar geçmesine rağmen İkinci Bahar’ı izleyenler hâlâ
replikleri hatırlıyorlar. İlk aklıma gelen dizinin yayını sırasında biz
çekimlere devam ediyor oluyorduk. Açıkçası sokaklar dizi sayesinde boşaldığı
için rahat çalışabiliyorduk.
● En çok hangi sahne sizi zorladı?
Son sahnelerden birisiydi. Tren garında artık kendi
ülkeme dönüş anım çekiliyordu. Bahar (Nurgül Yeşilçay) çantama bir mektup
bırakmıştı. Tam trene binerken o mektubu tesadüfen bulup okudum ve gitmemeye
karar verdim. Hiç konuşmadan anlatmam gereken uzun bir sahneydi. İlk aklıma
gelen bu ama unutamadığım sahneleri sıralasam güzel bir kitap olurdu aslında.
● Sette oyunculuğunuza dair sizinle nasıl paylaşımlar oluyordu?
Herkes birbirine yardım ediyordu. En büyük yardım ise
usta oyuncuların sahnelerini en ön sıradan izledikten sonra sıranın size
gelmesiydi. “İşte şimdi sıra bende.” deyip elimizdekinin en iyisini vermeye
çalışıyorduk. Hangi sahneyi kiminle oynuyorsak en büyük yardımcı aslında
karşımızdaki oyuncu oluyordu.
● İkinci Bahar’ın ardından oyunculuğa devam ettiniz. Bu açıdan İkinci
Bahar’ın kariyerinize en büyük katkısı ne olmuştur?
Nurgül (Yeşilçay), Ozan (Güven) ve diğer genç oyuncuların
pek çoğunun ilk büyük tecrübesidir İkinci Bahar. Şener Abi (Şen), Türkan
Şoray ve Güven Hokna gibi büyük oyuncularla beraber olmak, çalışmak ders
niteliğindeydi. Keza Meral Abla (Okay) da öyle. Yani aslında gerek genç
oyuncular gerekse deneyimli ustalar için İkinci Bahar, dizi anlamında çıtayı
çok yükseltmiş oldu.
● Filmografinizden İkinci Bahar’ı çıkarsak nasıl bir boşluk oluşurdu?
“Keşke içinde ben de bulunsaydım” diyecek kadar bir
boşluk yaratırdı. (Gülüyor.)
● Bugün İkinci Bahar kadrosunun yeniden toplanacağı söylense aynı cesaretle
yine Timothy karakterini canlandırır mıydınız?
Artık 50 yaşına gelmiş bir Tim. (Gülüyor.) Neden olmasın? Bugün
kadroyu bir araya getirebilecek biri varsa o da Yavuz Turgul’dur bence.
● Bugün yeniden sadece tek bir bölüm çekilecek; Tim’i nerede ve nasıl
bulurduk? Şimdiki Tan Sağtürk, karakterine nasıl bir farklılık katardı?
Tim içinde yaşattığı iyi niyetli, güven veren, sempatik
ve neşeli çocukla sevildi. İyiliğin olduğu her yerde Tim’i bulurduk. Ben her
bölümün kendine tanıdığı sınırlar içinde oyunculuğumu kurmaya çalıştım. Şimdi
de gelecek olan senaryo neyi emrediyorsa ona katkıda bulunmaya gayret ederdim.
● İkinci Bahar gibi ölümsüz bir başyapıtla oyunculuğunuzu kanıtladınız. Bu başarı,
aklınızda hiç “Tamamıyla oyunculuğa mı yönelsem?” gibi bir düşünce oluşturdu mu?
Hiçbir zaman tamamen oyunculuğa yönelmeyi düşünmedim.
Öyle olsa birçok dizi projesinin içinde olmayı seçerdim. Mesleğim o kadar yoğun
ve çalışma gerektiriyor ki âşık olduğum balenin hep içinde kalmayı tercih
ediyorum.
● Son çekim gününü hatırlıyor musunuz?
Elbette; unutmak ne mümkün! Yangın sahnesiydi. Ali
Haydar’ın dükkânı hırslarına yenik düşen Vakkas tarafından yakılacaktı. İçeride
kalan Vakkas’ı kurtarmak için Ali Haydar içeri girdi. Nurgül ve kundaktaki
bebekle birlikte isler içinde kalmıştık. Görüntü yönetmenimiz Hakan Gürtop yine
bir “komando edası”yla ateşin arasına daldı ve inanılmaz görüntüler elde etti.
● İkinci Bahar setinden hiç hatıra aldınız mı?
Oyuncak bir bebek almıştım; o bende kaldı. Bir de yeşil
kazağım vardı, onu aldım. Fakat sonradan bir sosyal sorumluluk projesi için
açık artırmada ciddi bir rakama satıldı.