Gülen Karaman: İkinci Bahar bugün hâlâ hatırlanıyorsa demek ki suya yazı yazmamışız

Gülen Karaman: İkinci Bahar bugün hâlâ hatırlanıyorsa demek ki suya yazı yazmamışız
Fotoğraflar: Sinan Arslan
Gülen Karaman’ı arayıp İkinci Bahar dosyasından bahsettiğimde, “Ama ben sadece yedi bölüm oynadım. Ne kadar söz hakkım olabilir ki? Emin misiniz benimle konuşmak istediğinizden?” demişti. Onunla yeni oyunu Pişman Olmazsın’ın öncesinde BO Sahne’de bir araya geldik. İlk başlarda “18 yıl mı oldu? Nasıl hatırlayacağım ki?” dese de laf lafı açtıkça Ceren’le atışmalarına sahne olan o meşhur villaya bile gittik.

Zaten çok detay hatırlamadığını söyleyen Karaman, “O villa ve oğlumun o tuhaf durumu ile tekerlekli sandalyesi dün gibi gözümün önünde” cevabını verdi. Bugün İkinci Bahar yeniden çekilse yine aynı karakteri canlandırmak ama bu sefer ilk bölümden itibaren işin içinde olmak istediğini belirtirken, bugünün dizi piyasasının karamsar tablosu içinde bunu pek de mümkün görmüyor.
 

Siz Türkan Derya’nın yönettiği sezon diziye katılmıştınız, değil mi?
Evet, o dönemlerde ben Dormen’de oynuyordum ve Ceren’in annesi rolü teklif edildi. Ben tabii tahmin edeceğiniz üzere zil takıp oynayarak kabul ettim. Çok güzel ve elverişli bir karakterdi. Böyle negatif tipleri çok severim, avantajlıdır da. Derinliği vardır ve dramatik yapısı da sağlamdır. Öyle bir ekiple oynayacak olmanın verdiği histen bahsetmiyorum bile. Sanat yönetimi de muazzamdı. O dönem benim oyunum var diye kostümleri yüklenip Feriköy’deki tiyatroya gelmişlerdi. Şimdi böyle şeylerin esamesi bile okunmuyor. Bu hazırlıklardan sonra başladım, Türkan’ı daha önceden tanıyordum zaten. Yanlış hatırlamıyorsam Şehnaz Tango’da yardımcı yönetmendi. Yedi bölüm oynadım, çok keyifliydi benim için. Çok da sevildi.
 
Yedi bölüm oynamanıza rağmen hafızalarda kalıcı bir karakterdi.
Bu tabii izleyicinin takdirine kalmış bir şey ama benim hâlâ hafızamdan silinmeyen bir şey vardır diziye dair; o villadaki tekerlekli sandalye. Nedense gözümün önünden gitmiyor. Kadının oğlunun o tuhaf durumu, Ceren’le olan atışmalarımız, aksi bir anne olmam; hepsi net. Ancak pek de detay hatırlamıyorum.
 
Diziyi izliyor muydunuz önceden?
İzliyordum ama ben hiçbir zaman devamlı bir televizyon seyircisi olmadım. Çünkü sıkılıyorsunuz, bir süre sonra mesleki deformasyon başlıyor ya da başka şeylere takılıyorsunuz. Hiçbir zaman hikâyeye kapılıp gidemiyorsunuz. Şimdi de öyle; sadece arkadaşlarım neler yapmış, piyasada ne tür işler var diye bakıyorum. Kendi oynadığım dizileri bile baştan sona izleyemem. Zaten şu an süreler çok uzun. Bütün gecenizi onlara vakfetmeniz gerekiyor. 170 dakika ne demek? Üç saate yakın. Feci bir şey bu, resmen öğütme makinesi halini aldı. Umarım iyiye gider bu tablo.
 

Kostüm ekibinin tiyatronuza gelip prova aldığından bahsettiniz. Yönetmenin ve teknik ekibin oyuncularla iletişimi açısından o dönem ile bugünü karşılaştırmanızı istesem.
Ah, bu tamamen onların zarafetiydi. Son derece özenli bir prodüksiyondu. Yavuz Bey (Turgul) ile Şevket Bey’in (Altuğ) kızı bizim yapımcımızdı. Oyuncu takımından oldukları için bizlerin psikolojisini çok iyi biliyorlardı. Açıkçası o dönemle bugünü kıyaslamak istemiyorum çünkü bunu yaparsak çok üzülürüz. Evet, bugün yine bizlere, belli bir yaş üstü isimlere saygılı davranıyorlar. Zaten şimdinin yönetmenlerinin çoğu, geçmişin görüntü yönetmenleriydi ya da yönetmen asistanlarıydı. Fakat genç oyuncu adaylarının bugünkü tavırlarını açıkçası çok onaylamıyorum. Bize olan davranışlarında bahsetmiyorum tabii. Çünkü bizlerin onlara katacağımız değerin farkında çoğu ve düzgün aile terbiyesi almış insanlar. Mesleğimizden dolayı tanışıklıklarımız çok fazla oluyor. Bu nedenle hepsini hayatınıza dâhil edemiyorsunuz. Fakat en azından sette sıcak bir iletişim kurmak çok önemli.
 
Kadın yönetmenlerin oldukça az olduğu bir dönemde Türkan Derya’nın perspektifini nasıl tanımlarsınız?
Türkan, müthiş bir zekâsı olduğu için çok yönlü bakıyordu. Gördüğüm en çalışkan kadın yönetmenlerden biridir. Çok yaratıcıdır. Tekrar çalışmak kısmet olmadı ama hem Türkan’la hem de Hakan’la (Gürtop) yeniden çalışmak isterim. Hakan’la çok zor bir sahne çekmiştik. Ceren’le kavga ediyorum ve hüngür hüngür ağlıyorum. O sahne genelle başlayıp yakına geçiyordu. Genelde ben bir güzel ağladım. Muazzam oldu sahne. Fakat yakınlarımda bende tek bir damla yaş yok. O zaman Hakan dehşet içinde bana bakmıştı. Daha da yeni tanışmışız (gülüyor). Şu an hatırlamıyorum ama bir şekilde halletmiştik. Açıkçası Hakan erkekçe, Türkan ise kadınca yaklaşıyor tarzı bir şey diyemem. Fakat ben İkinci Bahar’ı kadın dizisi gibi gördüm. Çok kadınsı bir işti. Ali Haydar’ın bile o duygusal yanını ortaya çıkarıyordu. Belki de o yüzden bu kadar çok sevildi. Tüm karakterler çok boyutluydu. Oyuncu kadrosu da muazzamdı.
 
O dönem İkinci Bahar’ın çalışma koşullarına dair unutamadığınız bir an var mı?
Olmaz mı? Senaryolar bir otomobille kapımıza gelirdi. Hatta ben yakın zamana kadar basılı senaryo isterdim. Özellikle Kavak Yelleri’nde bana hep eve gönderirlerdi. Fakat artık onu da isteyemiyorsunuz malum İstanbul trafiği yüzünden.
 

Ceren’i oynayan İpek Değer’le iletişiminiz nasıldı?
Tatlıydı ama çok fazla sıcak bir ilişkimiz yoktu. Mesela Kavak Yelleri’nde oğlumu oynayan İbrahim Kendirci’yle olduğu gibi bir iletişimimiz hiçbir zaman olmadı. Sanırım bu işimize de yarıyordu. Belki ikimiz de bilinçli olarak aramıza görünmez bir mesafe koymuştuk. Çünkü insan çok içine aldığı ve çok sevdiği insana fazla kızamıyor. Elbette ki oyuncusunuz, bunu başarmak zorundasınız ama dediğim gibi işimize de yaradı bu. Zaten sahnelerimiz kısaydı. Sonra hiç karşılaşmadık da.
 
Kariyerinizde nasıl bir konuma sahip İkinci Bahar?
Öyle bir işte yer almaktan ve az oynamama rağmen bu kadar akılda kalıcı bir karaktere hayat vermiş olmaktan ötürü çok mutluyum. Bu yüzden kariyerimde önemli bir yere sahip. Meslek hayatıma TRT’nin sabah programlarıyla başlamıştım. Çok eski yıllarda Ankara televizyonuna yaptığımız işler vardı. İz Peşinde’nin de çok büyük izi vardır kariyerimde. Baktığınızda bütün televizyon işlerimi çok severek yaptım. Belki de hep seçici davrandığım için sevdim. Birkaç yıl önce sadece bir iki bölümünde oynadığım Yol Ayrımı bile değerlidir benim için. Hepsi kıymetlim.
 
İkinci Bahar’a ilk sezondan katılma şansınız olsaydı hangi karakteri canlandırmayı isterdiniz?
Yine kendi karakterimi seçerdim ve ilk bölümden itibaren yazardım (gülüyor). Dolu sahnesi olurdu. Çünkü çok güzel bir karakterdi.
 
Setten hatıra aldınız mı?
Hayır, ben genelde bundan utanırım. Mesela Dormen Tiyatrosu kapandığında herkes bir şeyler aldı ama ben alamadım. Böyle bitişler beni etkiliyor. Anılarımın arasında yer almasını tercih ediyorum.
 
Son olarak İkinci Bahar’a dair neler söylemek istersiniz?
Böylesine değerli görülmesi her şeyden önce çok duygulandırdı beni. Ayrıca buna sizin zaman ayırmanız, tek tek her birimizle konuşmanız da çok saygıdeğer bir şey. İkinci Bahar bugün hâlâ hatırlanıyorsa demek ki suya yazı yazmamışız. Keyifli ve güzel bir iş çıkarmışız. Çok mutlu ettiniz beni, çok teşekkür ederim. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER