● İkinci Bahar, ikinci dizinizmiş. Ve adınız Türkan Şoray, Şener Şen, Meral
Okay ve Güven Hokna gibi efsanelerle aynı jenerikte aktı. Rolü aldığınızda
neler hissettiniz?
Bir yanlışlık olduğunu ve bu yanlıştan en kısa
sürede dönüleceğini düşünüp evde telefon bekledim. “Seninle çalışamayacağız
maalesef.” denileceğini düşünüyordum. İstanbul’a yeni gelmiş ve iş arayan biri
olarak bu kadar iddialı bir işin içinde olmak hayatın bana en büyük
kıyaklarındandır herhalde.
● Şener Şen’le karşılıklı ilk sahnenizi hatırlıyor musunuz?
Çok heyecanlıydım ve sanırım bu her halimden
anlaşılıyordu ki Şener Abi (Şen) “Şu an ikimiz de aynı durumdayız. Ben senden
farklı değilim. Yönetmen bize ne söylerse onu yapmaya çalışacağız.” diyerek eşit
olduğumuzu hissettirmeye çalıştı. Genç ve şaşkın bir oyuncuya daha güzel ne
söylenebilir?
● İkinci Bahar’ın oyunculuğunuza ve karakterinize en büyük katkısı nedir?
Sanırım en çok her şeyin başının senaryo
olduğunu, oyuncunun ondan sonra geldiğini, kılı kırk yararak yazılan işlerin
şansa ihtiyaç duymadığını ve bu işlerin de öyle basit olmadığını anladım.
Arkanda iyi bir senaryo ve ekip yoksa sette gülüp eğlenmenin, 'aile gibi' olmanın anlamı olmadığını idrak ettim. Bu da beni zor beğenen, kimi zaman da
huysuz biri yaptı. Fakat sonra İkinci Bahar gibi bir işin bir daha
olamayacağını ve hayatın gerçeklerine alışmak zorunda olduğumu kabullendim.
● Uğur Yücel’in hem oyuncu hem de yönetmen kimliğine bilfiil tanık olan
şanslı isimlerdensiniz. Kelimelerle tarif etmek zordur ama kendisini
anlatmanızı istesem.
Uğur Abi bir işte sadece oynuyor olsa bile o projenin diğer her şeyiyle
mutlaka titizlikle ilgilenir. Bu onun yapısı. Sadece kendi işiyle ilgilenmez.
Diğer her parça onu belki kendi kısmından daha fazla ilgilendirir. Her ne kadar
çok seviyor olsa da yorucu bir durum olmalı bu. Fakat onu Uğur Yücel yapan en
temel özellik bu keskin gözü ve nadir bulunan yeteneğidir sonuçta.
● İkinci Bahar’da en
çok zorlandığınız sahne hangisiydi?
Sanırım Cennet’in güzelleştiği sahneydi. Çünkü bir türlü ikna olamamıştım
güzelleşeceğine. O çirkin haliyle oynamaya devam edebilirdim hep. Daha özgür
hissediyordum o zaman kendimi.
● Peki, hangi sahne
sizin için unutulmaz?
Cennet’in âşık olduğu Timuçin’in gelip başka bir kızdan hoşlandığını
söylediği sahne. Cennet kendisinden hoşlandığını söyleyeceğini sanıp çok
heyecanlanıyordu. Sonra da üzüntüsünü belli etmemeye çalışıyordu. Çok severim
bu sahneyi.
● İkinci Bahar’da
kadro bir bölüm için toplansa ne hissederdiniz? Cennet’i bugün nasıl bir yerde
bulurduk?
Cennet sanırım çok okuyan, öğrencilerine okuma listeleri hazırlayan harika
bir öğretmen olurdu, hatta mesela edebiyat öğretmeni.
● Cennet yerine başka
bir karakteri canlandırmanız istense hangi rolde görürdük sizi?
Ben Cennet’ten başka hiçbir rolü oynamak istemezdim.
● “Ah… Nerede o İkinci
Bahar gibi sıcak diziler!”. Dilimize pelesenk oldu bu cümle. Bu serzenişi
dizinin hangi yönüne bağlıyorsunuz?
İkinci Bahar dizisinin bir yılı aşkın bir hazırlık dönemi oldu. Bir şey
yetiştirmeye çalışmaktan ziyade proje olgunlaşana kadar emek verilmiş, bütün
bölüm hikâyeleri ortaya çıkmış ve karakterlerin nereden nereye gideceğinin
kararı önceden verilmişti. Bu, olması gereken ama bizim sektörde çok şahit
olmadığımız bir çalışma yöntemi. Şansa bırakılmış hiçbir yanı yoktu.
● Fakat bununla
birlikte mahalle ruhunun samimiyetini hissettiğimiz diziler de maalesef kısa
ömürlü oluyor.
Ne anlatılırsa anlatılsın önemli olan senaryodur. Ben hep dönüp dolaşıp
senaryoya bakarım. Tabii şu an dizi sürelerinin sürrealliğini de unutmamak
lâzım.
● Bugünkü Devin Özgür
Çınar Cennet’i canlandırsa, en büyük farklılığı ne olurdu?
Daha sakin olurdum her şeyden önce. Kendime daha çok güvenirdim. Hep
duyduğum minnet duygusuna ek olarak belki biraz da risk alabilirdim.
● Dizide Cennet’i şöyle
görsem keyifli olurdu dediğiniz bir sahne var mı?
Bence zaten hep çok güzel sahneleri vardı Cennet’in. İçimde kalmış bir şey
yok.
● İkinci Bahar setinden hiç hatıra aldınız mı?
Hep giydiği bir kazağı vardı Cennet’in; mavi bir
kazak. Onu almıştım.
● Son çekim gününü hatırlıyor musunuz?
Çok üzgündüm, çok.