Tarık Papuççuoğlu: Birbirimizle vedalaşmamız yarım gün sürdü

Tarık Papuççuoğlu: Birbirimizle vedalaşmamız yarım gün sürdü
Settar Tanrıöğen’in ardından dokuzuncu bölümde Vakkas Resuloğlu olarak hikâyeye dâhil oldunuz. Bu ana kadar diziyi izliyor muydunuz? Teklif gelince nasıl hissettiniz?
İkinci Bahar dizisini tesadüfen izlemeye başladım. Televizyon dizisi seyretme alışkanlığım pek yoktur. Çok ilgimi çekti. Tüm karakterler o kadar gerçek, hikâye o kadar sıcak ve samimiydi ki o sezon yayından kalkana kadar da büyük bir ilgiyle izledim. Yayından kalkınca da bir o kadar üzüldüm. Aradan bir yıl geçti ve bir gün beni aradılar. Dizinin yeniden çekilmeye başlanacağını söylediler ve Vakkas rolünü oynamamı istediler. Dünyalar benim oldu. Aslında ‘röpriz rol’ diye adlandırdığımız, daha önce başka bir aktörün oynadığı rolü devam ettirmek çok risklidir. Fakat ben düşünmeden kabul ettim. Sanırım o riski almakla doğru yaptım. Başarılı olduğumu düşünüyorum.
 
İlk sahnenizi hatırlıyor musunuz?
Tekrar çekimlere başlandığında ve bütün ekip bir araya geldiğinde önce herkes oyuncu değişikliğine şaşırdı. Özellikle eşimi oynayan Nihal Menzil “Aaa… Renkli gözlü ve saçı olan bir Vakkas geldi” diyerek şaşkınlığını belirtmişti. Benim ilk sahnem evdeki bir sahneydi. Tabii heyecan zirvedeydi. İlk plan çekildikten sonra bütün ekiple aile gibi olmaya başladık.  
 
En çok zorlandığınız ve en unutamadığınız sahne hangisiydi?
Zorlanmaktan çok, değerli dostum Şener Şen ile büyük heyecan ve meşakkat ile çektiğimiz Samatya meydanında yağmur altında kavga edip şarkı söyleyen iki sarhoş sahnesi en sevdiğim ve bir o kadar da unutamadığım sahnedir.
 
Hem kamera arkası hem de kamera denildiği andaki iletişiminize dayanarak Şener Şen ve Türkan Şoray’ı bize anlatmanızı istesem.
İkinci Bahar dizisinin bende bıraktığı derin izler arasında tabii ki bu iki dev oyuncu ile karşılıklı oynamak da var. Türk sinemasının Sultan’ı Türkan Şoray çok mütevazı, disiplinli, samimi, sevecen, sabırlı, pozitif, dev bir oyuncu. Kendisiyle karşılıklı oynamak benim için bir onur ve gurur kaynağı olmuştur. Sevgili Şener Şen de aynı şekilde hem disiplinli profesyonelliği hem de son derece esprili kişiliği ile hem bana hem de yeni yetişen genç oyuncu arkadaşlara önemli bir örnek teşkil etmiştir. İki dev oyuncuya da şükranlarımı sunuyorum.
 
O dönem isimlerini yeni duyduğumuz Nurgül Yeşilçay, Ozan Güven ve diğer pek çok genç oyuncu bugünün yıldızları. Genç kadroyu düşündüğünüzde, size “Gelecekte bu ismi çok duyacağız” dedirten ilk oyunu kimdi?
Çok çetin elemelerden geçerek seçilmiş olan genç cast içinde hepsi son derece yetenekli olmasına rağmen iki isim hepimizin dikkatini çekmişti. Yanılmadığımızı bugün net bir şekilde görüyoruz. Nurgül Yeşilçay’ın çalışkanlığına, hırsına, disiplinine bir de kocaman yeteneğini kattığında bugünün yıldızlarından olacağı belliydi. Tabii ki Türkan Şoray Hanımefendi’den bütün dikkatini toplayarak öğrendiklerini de atlamamak gerek. Ozan Güven ise müthiş zeki, enerjik, efendi ve neşeli duruşuyla büyük yeteneğine bir de ustası Şener Şen’den öğrendiklerini katınca, o da bugünün yıldızlarından oldu. Tabii ki diğer genç arkadaşların bu iki isimden daha az başarılı olduklarını söylemek büyük haksızlık olur. Hepsinin yolu açık olsun. Hepsinin eline, gönlüne sağlık.
 
Kariyerinizden İkinci Bahar’ı çıkarsaydık nasıl bir boşluk oluşurdu?
1984 yılında, Türkiye’de daha yerli dizi çekilmezken veya tek tük çekilirken, ilklerden biri olan, sevgili dostum Ferhan Şensoy’un yazdığı ‘Köşedönücü’ ile dizi yolculuğuna başladım. ‘İkinci Bahar’a kadar ve ondan sonra da birçok işte rol aldım. Fakat sevgili izleyicilerin beni oyuncu olarak kabul etmesi, sevmesi ve bana göre çok önemli bir yere koyması ‘İkinci Bahar’ dizisi sayesinde olmuştur. Kariyerimden bu fenomen dizinin bir tek karesini bile çıkaramam.
 
İkinci Bahar kadrosu bir bölüm için toplanacak deseler ne hissederdiniz? Vakkas Resuloğlu’nu bugün nerede bulurduk?
Ah keşke! Ara sıra ekipten birçok kişiyle rastlaşıp o günleri anıyoruz. Fakat tüm kadroyla bir araya gelmek gerçekten de harika olurdu. Vakkas’ın şu anda nasıl bir konumda olduğunun kopyasını final bölümünde vermiştik. Bence Vakkas Resuloğlu şu anda dükkânı oğlu Medet’e emanet edip çok sevdiği eşiyle dünyayı gezmeye devam ediyordur. Mesela şu anda Bahamalar’da denize giriyor olabilir.
 
Vakkas yerine başka bir karakteri canlandırmanız istense bu hangisi olurdu?
Böyle bir projede hangi rol olsa oynardım. Zaten tiyatro kökenli oyuncular “şu rol, bu rol” şeklinde pek ayrım yapmazlar. Fakat bana en keyifli ve en önemli rollerden biri denk geldi. Düşünenlere, bana Vakkas karakterini emanet edenlere teşekkür ediyorum.
 
Diziyi salt izleyici olarak ele alırsanız Vakkas rolünde kimi izlemek size keyif verirdi?
Başlangıçta, projeye dâhil olmadan önce izlerken Settar Tanrıöğen kardeşim gayet başarılıydı. Değişikliğin sebebini bilmiyorum. Eskilerden ise Erol Taş ve Kadir Savun gibi Yeşilçam’a hayat vermiş ustalar bu role çok yakışırdı diye düşünüyorum.
 
“Vakkas’ı şöyle görseydim keyifli olurdu” dediğiniz bir sahne var mı?
Hikâye ve senaryo o kadar mükemmel işlenmişti ki, bence Vakkas’ı olması gereken her sahnede gördük. Ötesi aklıma gelmiyor.
 
“Nerede o İkinci Bahar gibi yapımlar?” serzenişini dizinin hangi yönüne bağlıyorsunuz?
İkinci Bahar, bugüne kadar yapılmış projeler içinde en mükemmel planlanmış ve çok sıkı disiplinle takip edilmiş bir projedir. Bu mükemmelliği sağlayan da Yavuz Turgul ve ekibidir. Sözünü ettiğiniz serzenişin sebebi ise bana göre dizinin başarısının yanında, toplumun kültür seviyesinin yıllar içinde planlı olarak aşırı geriletilmesi; zevksizliğin, vurdumduymazlığın, sevgisizliğin ve saygısızlığın hızla yayılmasıdır. Maalesef…
 
Son çekim gününü hatırlıyor musunuz?
Son çekim günü teknik ekip, oyuncu kadrosu ve hatta çekimler boyunca bizi bağrına basan ve hiçbir yardımı esirgemeyen Samatya esnafı dâhil hepimiz için hüzün, kıvanç ve duygu yüklü bir gündü. Zaten biten her şey bana hüzün verir. Ne kadar başarı dolu olsa da… Birbirimizle vedalaşmamız yarım gün sürdü. Sonra yavaş yavaş dağıldık. Bitti.
 
Dizi bittikten sonra hiç Samatya’ya uğradınız mı?
İkinci Bahar dizisinin benim için en önemli yanlarından biri de doğup büyüdüğüm semt olan Samatya’da çekiliyor olmasıydı. Bütün çocukluğumun geçtiği, her gün defalarca arşınladığım Samatya meydanı İkinci Bahar’ın ana mekânıydı. Hem çekimler sırasında hem de dizi bittikten sonra defalarca Samatya’ya gittim ve gitmeye de devam ediyorum. Benim için işin keyfini bir düşünün.
 
İkinci Bahar setinden hiç hatıra aldınız mı?
Çekimlerin bitiminde, bütün dizi boyunca kullandığım ve bana uğurlu geldiğine inandığım tespihi anı olarak hâlâ saklarım.
 
Son olarak neler eklemek istersiniz?
İkinci Bahar dosyasını hazırlayarak yaşamımın en mutena, heyecanlı, sevinçli, başarılı ve unutulmaz dönemini bana tekrar yaşattığınız için şükranlarımı sunuyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER