● Settar Tanrıöğen’in ardından dokuzuncu
bölümde Vakkas Resuloğlu olarak hikâyeye dâhil oldunuz. Bu ana kadar diziyi
izliyor muydunuz? Teklif gelince nasıl hissettiniz?
İkinci
Bahar dizisini tesadüfen izlemeye başladım. Televizyon dizisi seyretme
alışkanlığım pek yoktur. Çok ilgimi çekti. Tüm karakterler o kadar gerçek,
hikâye o kadar sıcak ve samimiydi ki o sezon yayından kalkana kadar da büyük
bir ilgiyle izledim. Yayından kalkınca da bir o kadar üzüldüm. Aradan bir yıl
geçti ve bir gün beni aradılar. Dizinin yeniden çekilmeye başlanacağını
söylediler ve Vakkas rolünü oynamamı istediler. Dünyalar benim oldu. Aslında
‘röpriz rol’ diye adlandırdığımız, daha önce başka bir aktörün oynadığı rolü
devam ettirmek çok risklidir. Fakat ben düşünmeden kabul ettim. Sanırım o riski
almakla doğru yaptım. Başarılı olduğumu düşünüyorum.
● İlk sahnenizi hatırlıyor musunuz?
Tekrar
çekimlere başlandığında ve bütün ekip bir araya geldiğinde önce herkes oyuncu
değişikliğine şaşırdı. Özellikle eşimi oynayan Nihal Menzil “Aaa… Renkli gözlü
ve saçı olan bir Vakkas geldi” diyerek şaşkınlığını belirtmişti. Benim ilk
sahnem evdeki bir sahneydi. Tabii heyecan zirvedeydi. İlk plan çekildikten sonra
bütün ekiple aile gibi olmaya başladık.
● En çok
zorlandığınız ve en unutamadığınız sahne hangisiydi?
Zorlanmaktan çok, değerli dostum Şener Şen ile
büyük heyecan ve meşakkat ile çektiğimiz Samatya meydanında yağmur altında
kavga edip şarkı söyleyen iki sarhoş sahnesi en sevdiğim ve bir o kadar da
unutamadığım sahnedir.
● Hem kamera
arkası hem de kamera denildiği andaki iletişiminize dayanarak Şener Şen ve
Türkan Şoray’ı bize anlatmanızı istesem.
İkinci Bahar dizisinin bende bıraktığı derin
izler arasında tabii ki bu iki dev oyuncu ile karşılıklı oynamak da var. Türk
sinemasının Sultan’ı Türkan Şoray çok mütevazı, disiplinli, samimi, sevecen,
sabırlı, pozitif, dev bir oyuncu. Kendisiyle karşılıklı oynamak benim için bir
onur ve gurur kaynağı olmuştur. Sevgili Şener Şen de aynı şekilde hem
disiplinli profesyonelliği hem de son derece esprili kişiliği ile hem bana hem
de yeni yetişen genç oyuncu arkadaşlara önemli bir örnek teşkil etmiştir. İki
dev oyuncuya da şükranlarımı sunuyorum.
● O dönem
isimlerini yeni duyduğumuz Nurgül Yeşilçay, Ozan Güven ve diğer pek çok genç
oyuncu bugünün yıldızları. Genç kadroyu düşündüğünüzde, size “Gelecekte bu ismi
çok duyacağız” dedirten ilk oyunu kimdi?
Çok çetin elemelerden geçerek seçilmiş olan genç
cast içinde hepsi son derece yetenekli olmasına rağmen iki isim hepimizin
dikkatini çekmişti. Yanılmadığımızı bugün net bir şekilde görüyoruz. Nurgül
Yeşilçay’ın çalışkanlığına, hırsına, disiplinine bir de kocaman yeteneğini
kattığında bugünün yıldızlarından olacağı belliydi. Tabii ki Türkan Şoray
Hanımefendi’den bütün dikkatini toplayarak öğrendiklerini de atlamamak gerek.
Ozan Güven ise müthiş zeki, enerjik, efendi ve neşeli duruşuyla büyük
yeteneğine bir de ustası Şener Şen’den öğrendiklerini katınca, o da bugünün
yıldızlarından oldu. Tabii ki diğer genç arkadaşların bu iki isimden daha az
başarılı olduklarını söylemek büyük haksızlık olur. Hepsinin yolu açık olsun.
Hepsinin eline, gönlüne sağlık.
● Kariyerinizden
İkinci Bahar’ı çıkarsaydık nasıl bir boşluk oluşurdu?
1984 yılında, Türkiye’de daha yerli dizi
çekilmezken veya tek tük çekilirken, ilklerden biri olan, sevgili dostum Ferhan
Şensoy’un yazdığı ‘Köşedönücü’ ile dizi yolculuğuna başladım. ‘İkinci Bahar’a
kadar ve ondan sonra da birçok işte rol aldım. Fakat sevgili izleyicilerin beni
oyuncu olarak kabul etmesi, sevmesi ve bana göre çok önemli bir yere koyması
‘İkinci Bahar’ dizisi sayesinde olmuştur. Kariyerimden bu fenomen dizinin bir
tek karesini bile çıkaramam.
●İkinci Bahar kadrosu bir bölüm için toplanacak deseler ne hissederdiniz? Vakkas Resuloğlu’nu
bugün nerede bulurduk?
Ah keşke! Ara sıra ekipten birçok kişiyle rastlaşıp
o günleri anıyoruz. Fakat tüm kadroyla bir araya gelmek gerçekten de harika
olurdu. Vakkas’ın şu anda nasıl bir konumda olduğunun kopyasını final bölümünde
vermiştik. Bence Vakkas Resuloğlu şu anda dükkânı oğlu Medet’e emanet edip çok
sevdiği eşiyle dünyayı gezmeye devam ediyordur. Mesela şu anda Bahamalar’da
denize giriyor olabilir.
● Vakkas yerine
başka bir karakteri canlandırmanız istense bu hangisi olurdu?
Böyle bir projede hangi rol olsa oynardım. Zaten
tiyatro kökenli oyuncular “şu rol, bu rol” şeklinde pek ayrım yapmazlar. Fakat
bana en keyifli ve en önemli rollerden biri denk geldi. Düşünenlere, bana
Vakkas karakterini emanet edenlere teşekkür ediyorum.
● Diziyi salt
izleyici olarak ele alırsanız Vakkas rolünde kimi izlemek size keyif verirdi?
Başlangıçta, projeye dâhil olmadan önce izlerken
Settar Tanrıöğen kardeşim gayet başarılıydı. Değişikliğin sebebini bilmiyorum.
Eskilerden ise Erol Taş ve Kadir Savun gibi Yeşilçam’a hayat vermiş ustalar bu
role çok yakışırdı diye düşünüyorum.
● “Vakkas’ı
şöyle görseydim keyifli olurdu” dediğiniz bir sahne var mı?
Hikâye ve senaryo o kadar mükemmel işlenmişti ki,
bence Vakkas’ı olması gereken her sahnede gördük. Ötesi aklıma gelmiyor.
● “Nerede o
İkinci Bahar gibi yapımlar?” serzenişini dizinin hangi yönüne bağlıyorsunuz?
İkinci Bahar, bugüne kadar yapılmış projeler
içinde en mükemmel planlanmış ve çok sıkı disiplinle takip edilmiş bir
projedir. Bu mükemmelliği sağlayan da Yavuz Turgul ve ekibidir. Sözünü
ettiğiniz serzenişin sebebi ise bana göre dizinin başarısının yanında, toplumun
kültür seviyesinin yıllar içinde planlı olarak aşırı geriletilmesi;
zevksizliğin, vurdumduymazlığın, sevgisizliğin ve saygısızlığın hızla
yayılmasıdır. Maalesef…
● Son çekim
gününü hatırlıyor musunuz?
Son çekim günü teknik ekip, oyuncu kadrosu ve hatta
çekimler boyunca bizi bağrına basan ve hiçbir yardımı esirgemeyen Samatya
esnafı dâhil hepimiz için hüzün, kıvanç ve duygu yüklü bir gündü. Zaten biten
her şey bana hüzün verir. Ne kadar başarı dolu olsa da… Birbirimizle
vedalaşmamız yarım gün sürdü. Sonra yavaş yavaş dağıldık. Bitti.
● Dizi bittikten
sonra hiç Samatya’ya uğradınız mı?
İkinci Bahar dizisinin benim için en önemli
yanlarından biri de doğup büyüdüğüm semt olan Samatya’da çekiliyor olmasıydı.
Bütün çocukluğumun geçtiği, her gün defalarca arşınladığım Samatya meydanı
İkinci Bahar’ın ana mekânıydı. Hem çekimler sırasında hem de dizi bittikten
sonra defalarca Samatya’ya gittim ve gitmeye de devam ediyorum. Benim için işin
keyfini bir düşünün.
● İkinci Bahar setinden hiç hatıra aldınız mı?
Çekimlerin bitiminde, bütün dizi boyunca
kullandığım ve bana uğurlu geldiğine inandığım tespihi anı olarak hâlâ
saklarım.
● Son olarak
neler eklemek istersiniz?
İkinci Bahar dosyasını hazırlayarak yaşamımın en
mutena, heyecanlı, sevinçli, başarılı ve unutulmaz dönemini bana tekrar
yaşattığınız için şükranlarımı sunuyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.