● Yavuz Turgul, Şener Şen, Türkan Şoray, Uğur Yücel gibi isimler ve siz henüz 22 yaşındasınız. İkinci Bahar, ilk işiniz olarak size teklif ediliyor. O an neler hissettiniz?
Evet, çok gençtim ve ilk sanat yönetmenliğimdi. O yüzden benim için çok heyecan vericiydi. Sonuçta her biri Türk sinemasının sayılı isimlerinden ve hayranlık duyduğum insanlar.
● Hazırlık sürecinde mekânların çatısını kurmak ve kostümleri seçmek açısından size ne gibi anahtar kelimeler, bilgiler verildi?
Ben başladığımda mekânların çatısı kurulmuştu. En önemli anahtar kelimemiz ‘gerçeklik’ ve ‘samimiyet’ti.
● Sanat yönetmeni izleyicinin biraz uzak olduğu bir kavram; bu açıdan bir sanat yönetmeni olarak İkinci Bahar setinde nasıl bir görev üstlendiniz?
Aslında sadece İkinci Bahar özelinde değil genel olarak sanat yönetmeninin görevinden en basit haliyle bahsedersek, senaryoya hizmet edecek şekilde ve yönetmenin istekleri doğrultusunda hikâyenin mekânlarını, kostümlerini; (anahtar kelime ne ise, mesela ‘gerçeklik ‘ gibi) bir estetik, uyum, bazen de uyumsuzluk içerisinde hazırlamak.
● Bir yanda Samatya gibi bugün bile tarihi kokusunu kaybetmeyen bir semt, diğer yanda ise Gaziantep kültürü. Bu iki unsur dâhilinde nasıl bir araştırmanız, hazırlık aşamanız oldu?
Hazırlık aşamasında maalesef bulunamadım. Samatya size çok güzel dokular ve mekânlar sunan bir semt. Dışarıdan baktığınızda Samatya ve Gaziantep birbirinden farklı özellikler gösterse de ortak olan çok önemli bir özellikleri var; o da mahalle kavramı, insanlar, yaşam vs. Farklı olan sadece alışkanlılar, mutfak vs. Araştırmamız hiç bitmiyordu ama daha çok bu kavramlara odaklanıyorduk.
● Uğur Yücel, Yavuz Turgul ve Mustafa Oğuz’la nasıl bir fikir alışverişi içinde oldunuz?
İkinci Bahar, Uğur Yücel tarafından sekiz bölümü çekildikten sonra yayından kaldırıldı. Daha sonra devamında Orhan Oğuz’la beraber başladım ben İkinci Bahar macerasına. Uğur Yücel ile çalışma şansım olamadı o yüzden. Yavuz Turgul ile çalışmak ise birçok disiplini barındırdığı için çok öğretici, zorlu ama bir o kadar da keyifliydi kendi adıma. İkinci bir okul gibi nitelendiririm her zaman.
● İlk bölümü izlediğinizde neler hissettiniz? Efsane isimler, sizin yarattığınız dünyanın içindelerdi.
Başladığım günden sonuna kadar her bölüm başka bir film çekiyormuşçasına heyecan verici ve keyifliydi, izlemek de aynı şekilde. Müthiş bir ekip çalışmasıydı.
● İkinci Bahar’a dair en unutamadığınız set anısı nedir?
O kadar çok ki! Şener Şen ve Türkan Şoray’la bir arada çalışmış olmak en unutulmaz anım olacak her zaman.
● İkinci Bahar’ı, bugünün koşullarıyla buluştursak nasıl eklemeler yapardınız?
Bugün hâla o özende çekilemeyen işler var. Sadece teknolojiler değişti. Hikâye çok kuvvetli zaten, hiçbir eklemeye ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum.
●Samatya halkı ile iletişiminiz nasıldı? Bir gün dükkânda yemek yenilirken biri mekânın gerçek olduğunu sanarak pide almak istemiş. Özellikle son sezona doğru çekim anlarında halkın ilgisi oldukça yüksekmiş.
Evet, o günü ben de hatırlıyorum (gülüyor). Samatya halkı ve esnafı çok yardımcı ve dostçalardı. Hâlâ gittiğimizde muhabbetimiz devam ediyor. Dizinin ilerleyen bölümlerinde ciddi bir insan akını oluyordu. Enteresandır çok kalabalık bir insan çemberi içerisinde çekimlerimizi çok da zorlanmadan devam ettirebiliyorduk.
● ‘’Bu bir türlü olmadı, içime tam anlamıyla sinmedi’’ dediğiniz herhangi bir şey oldu mu?
Pek hatırlamıyorum tabii, üzerinden 18 yıl geçmiş. Olmadı herhalde ki aklıma gelmiyor.
● Bugün bir bölümlüğüne İkinci Bahar ekibi toplanıyor deseler ve sizi çağırsalar...
Çok keyifli olurdu herkesle görüşecek olmak.
● Setten hatıra aldınız mı?
Kıyafetler açık arttırma ile satılmıştı. Hanım’ın (Türkan Şoray) kimliği hâlâ durur set fotoğrafları ile beraber. Tek aldığım hatıra o.
● Son olarak neler eklemek istersiniz?
Bir sanat yönetmeni için olabilecek en keyifli setlerden biriydi. Çok güzel anılar biriktirdik, çok çalıştık ve çok şey öğrendik. Her zaman özel bir yere sahip olacak benim için.