Uçurumları yok eden, aşklarını birbirlerini kanıtlayan,
aşkın dışındaki tüm renkleri silen Yaman ve Mira’nın ilişkisi bundan sonra
hiçbir güce yenilmeyecektir. Beki biraz tutkularıyla savaşacaklardır o kadar. O
tutku savaşları da Mira tarafından cesurca dile getiriliyordu. Ancak Yaman tarafında tutkuların tenle buluştuğu anlar ancak rüyalarda kendine yer bulacaktır.
Bu yepyeni durum Yaman’ın aşkını sadece Mira’ya kanıtlamamış,
bir bakıma Yaman’ın kendisine de kanıtlamıştır. Aşkın gücüne daha çok inanan
Yaman güvenle “hayatım her şeyinle her şeyine karışsın istiyorum”
diyebiliyordur, her zaman mantığı ve vicdanının sesiyle ayaklarını yere sağlam
basan Yaman, aşkın adımlarını da aynı sağlamlıkla atabiliyordur. Hangi kadın
olursa olsun fark etmez, her kadın güvenle sarıldığı bir erkeğin kollarında
mutludur. Ama Mira bir yandan da ne değiştiğini merak etmekten kendini
alamıyordur.
Dram kısmını geride bırakan Yamira için ikinci perde komedi
tarzındadır. İlk sahne “Vantuzella’yle geçen yaz ne yaptığını biliyorum”
oyununun oldu. Aslında Mira’nın sahneye koyduğu bu oyunun ana fikri meraktı.
Çünkü kadın olmak bunu gerektirir.
Drama tanrısı mutlu çiftlere dayanamaz, gurur, kıskançlık
vb kozları tükenince dış güçler devreye girer. Yaman sırtından vurulur, neyse
ki drama tanrısı varsa Yaman’ı iki haftada ayağa kaldıran bir başka tanrı daha
var. Tabi bu arada klişelerin gücü adına, koma rüyası görmek farz. Ama bu rüya
öyle güzeldir ki, istediği kadar klişeye dayayabilir sırtını, paralel evrende
Altınkoy! Rüya biter, koma sona erer. Aşkın gücü, Yaman’ın kahraman vücuduyla
birleşir, aşk tüm hızıyla hastane odasında da sürer.
Felaketler bir raundu daha kaybeder, Yamira’nın bağları
daha da sağlamlaşırken yeni bir yıl yeni umutları filizlendirir. Sakin ama rüya
gibi bir yılbaşı gecesi geçirilir. “Sana en güzel hediyeyi seni veriyorum”
diyerek Mira’ya bir ayna hediye eden Yaman’a Mira öyle bir armağan verir ki,
Yaman’ın hayatı değişir. Onun için yaptığı beste yılbaşı gecesi
televizyondadır.