İnsanların anlamadığı bir şey var.. "Neler yaptığını unuttun mu?", "O adamı mı özlüyorsun!" Hayır unutmadım, ama benim başka babam yok ki.. Ben o adamı değil, babamı özlüyorum sadece.. Hani bir laf vardır ya, "Çocuk dediğin babasız büyür ama anasız büyümez!" diye, onu hangi!.. Neyse... Kim söylediyse şunu hatırlatmak gerekir. Bir çocuk anasız da, babasız da büyüyebilir ama hep bir tarafı eksik kalır..
Yaman da bildiği tüm acı gerçeklere rağmen babasının eksikliğini hayatı boyunca yaşayan bir çocuktu, yetmezmiş gibi rezil bir üvey babaya ve kendi rahatı için oğlunu tek kalemde silebilecek tıynetteki bir anneye sahipti.. Köprüden önceki son çıkışa doğru hızla ilerlerken Selim Serez ile yollarının kesişmesi ise her ikisinin de hayatlarındaki eksiklikleri giderebilmelerini sağladı..
Selim gibi zor şartlarda büyümüş ve bulunduğu noktaya tırnaklarıyla kazıya kazıya gelmiş birinin Mert kadar silik ve içine kapanık bir oğlunun olması, her ne kadar bunu kendinden bile gizlemeye çalışsa da zordu. Selim tabii ki Mert'i çok seviyordu ama sevmek başka şeydi, oğlunun gölgen gibi olmasından gurur duymak başka şey.. Selim hayattan ne istiyordu? Kendi gibi mağrur, kendi gibi dik, kendi gibi girişken bir oğlu olsun.. Peki Selim daha ilk gün Yaman hakkında onu sorgulayan Ender'e ne demişti? "Çünkü onda kendimi görüyorum!"
Daha ilk günden temelleri atılan bu ilişki iki yıl boyunca o kadar güzel işlendi ki Medcezir'in tüm hikayesi boyunca sadece Yaman ve Selim ilişkisinden şüphe duymadım. Zaman içinde hikayedeki tüm karakterlerin birbirlerine ihanet ettiğini, yeri geldiğinde birbirlerinin kuyusunu kazabildiğini ya da kopabildiğini gördük ancak bu ikili asla böyle bir yola sapmadı. Çünkü "Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti.." Dünya üstünde hiçbir sevgi bir babanın oğluna ya da bir oğlun babasına duyduğu kadar güçlü değildi . Hele ki bu sonrada bulduğunuz ve kaybetmekten ölesiye korktuğunuz bir değerse..
Ayrıca unutulmamalıdır ki, kadınlar daha duygusal gözükseler de her zaman duygusal kırılmalarda erkeklere göre daha güçlüdürler. Erkekler ise duygusal yıkılmaları çok daha ağır yaşarlar.. Dünya üzerinde bir oğlun babasını kaybetmesinden daha büyük bir acı varsa, o da bir babanın oğlunu kaybetmesidir..
Yaman'a baktığımızda Selim için nasıl duygular beslediğini görmek zor değil.. Ama bu hisleri elde etmek kolay mı? Size ne kadar iyi davranmış olursa olsun bir insanı baba yerine koymak altından kalkması çok güç bir yük.. Selim'in ise Yaman'a olan hislerini anlamak için sadece tek bir şeye bakmak yeterli, Mert'e olan bakışlarına.. Selim Mert'e bakarken, sevecen ve gülümseyerek bakıyor her zaman. Mert onun biricik oğlu, ona olan sevgisi neredeyse sonsuz. Ancak Selim ne zaman gözlerini Yaman'a çeviriyor, işte o zaman gözlerinin içinin parladığını görüyorsunuz. Selim'in gözleri Yaman'a baktığında gururla ışıldıyor..
Hiçbir oğulun babasız büyümemesi dileğiyle..
Valandil..