Az az ilerlemek..
Biraz biraz büyümek...
Yavaş yavaş çoğalmak...
Ne kadar güzel ve güven veren cümleler değil mi???
Peki ya bu güven sözleri bi' gün yer değiştirirse?? Olmaz
denilen her şey çoktan olmuşsa.. Güvendiğin dağlara kar yağmış, inandığın her
şey yerle bir olmuşsa... Tuttuğun dal kırılmış, verilen sözler unutulmuş,
söylenen tüm güzel sözler yutulmuşsa.. Ve göz yumulması da söz konusuysa...
Boşa verilen emekler, boşa geçen seneler, boşa boşu boşuna...
Seren Tekin ve Aziz Uras Yavuzoğlu...
Birbirlerine benzeyen bi' o kadar birbirlerinden uzak iki
ayrı insan. Yaralı iki genç iş yerinde buldular birbirlerini. Belki de doktor
adayı olmalarıydı onları yakınlaştıran durum. Ne de olsa yarayı kapatan,
ameliyatı yapan, ilaç yazan doktorlardı.
Uras; kardeşi olan, ailesinden fazlasıyla sevgi gören
kocaman bi' ailenin doktor adayı oğluydu.
Seren ise; tek kardeş, anne ve babası ayrıldığı için yalnız
büyümüş bi' doktor adayıydı.
Uras, annesinden gördüğü fazla sevgiyle Seren'i daha çok
sevip, sahiplenip erkenden aile olmak istiyordu. Aile olmak istemesi normal
içgüdü olsa da henüz erkendi! Seren doğru kişi miydi?? Ona göre bunun cevabı
belliydi: Evet, Seren'le evlenmek ve yaşlanmak en çok istediği şeydi. Yuva
kurmak, orada kalmak...
Seren ise evlilikten korkuyordu. Evlenmek demek boşanmaya
bi' adım atmak demekti. Kendi ailesinde ve belki onların çevresinde gördüğü
buydu. Boşanmalar arttıkça Seren'in Uras'a dair sevgisi artsa da evlenme isteği
yok oluyordu. Korkusu Uras'tan değil evlilik ismi verilen kurumdandı.
Veeee öyleydi, böyleydi derken aradan geçen süreç Seren'in
korkularında haklı olduğunu ortaya çıkardı. Heee bu böyle kötüyü çağırmak
değil. Bu böyle negatif söylemlerle gündeme gelen durum da değil. Huy çekmesi!
Karakterin gelişim göstermemesi! İstenilen diğer her şey geçerli...
Uras'ın babasını kaybetmesi sonrası verdiği tepkiler gayet
normal, beklenmedik anda olduğundan daha da önem taşıyor. Lakin Seren'in
yaşadığı durumun da kolay olduğunu söyleyemeyiz. Annesiyle arasının nasıl
olduğu belliydi. Ve sonraki süreçler. Eeee evlenmek, aile olmak, bir olmak!
Böyle bir şey değil miydi??? Hani emek? Hani sevgi? Hani saygı? Hani çift
taraflı fedakarlık?
Uras'a en kızdığım durum ise annesinin yaşadıklarını,
babasının annesine yaşattıklarını bilmesine rağmen... Bundan nefret etmiş
olmasına rağmen... Bununla yaşamanın bedelini kötü bir şekilde öğrenmiş
olmasına rağmen... Aynı şeyi eşine yaşatması...
AFFEDİLMEZ...
Uras; başarılı, yakışıklı, efendi, genç, düzgün bi' doktor.
Herkesin gözünün onun üzerinde olması çok normal. Erken evlilik ve çocuk sahibi olması da diğer kişiler için
pek de önem arz etmiyor olabilir. Lakin Uras sen sevdiğin kadınla evlendin.
Sevdiğin kadın evlenmek istemediği halde.. Sevdiğin kadını evlilik kurumuna
ikna ettiğin halde ALDATMAN!... Neden böylesiniz? Neden güvendiğimiz dağlara
kar yağdırıyorsunuz? Neden türlü sorunlar varken bi' de güven problemiyle
uğraştırıyorsunuz? Elbette Bahar bi' dizi. Yalnız dışarıda nice Uras'lar var...
Mesela onca yaşattığından sonra hangi yüzle oradasın Uras Yavuzoğlu? Mesela onca yaptığından sonra nasıl kalabiliyorsun sakince? Ve gerçekten (bakın bunu cinsiyet/ karakter/ kişi ayırt etmeden söyleyebilirim) ölebilirdi de Seren (ya da bir başkası). Ölünce mi kıymetli oluyor? Yaşarken sorunları çözebilecekken iletişime kapalı olmak ne demek??? O zaman değersiz mi oluyor kişi?
Ve madem böyle olacaktı neden yükseklere çıkarttın eşini!! Sonra o uçurumdan attın hiç acımadan.. Yüksekten düştü Seren, biliyor musun Uras bu sefer yalnız değil! Yanında Bahar Özden var hem de daha güçlü haliyle... Çünkü o da yüksekten düştü hem de kendi doğurduğuyla...
Sorumluluk almak mı zor geliyor? Yoksa evlendikten sonra
diğer kadınların ilgisinin üstünde olması mı? Merak etme Aziz Uras Yavuzoğlu
eşin çok güzel ve emin ol ki onu da beğenen çok erkek var. Yalnız seçimler
kişinin kendine ait olanıdır...
Bayılıyorum size..
Ahhh canımmm Evren ve Bahar... Size gelemiyorum bi' türlü.
Yaşananlar, yaşadıklarınız, yaşatılanlar o kadar ağır ve fazla ki ve yoğun ki
ve karmaşık ki asla size gelemiyorum. Elbette geleceğim, elbette daha güzel
günleriniz olacak. Tüm zorluklar, çekilen çileler daha güzel günlerin habercisi
diyeyim...
Hoş geldin Hayal Köseoğlu <3
Maral Hanım.. İyi ki geldin be, Uras'ın içindeki Timur'u
gördük. İstemediği adama çekmesi, istemediği olaylarla yüzleşmesi gerekiyordu
belki de. Sen içindeki duygu durumuna söz geçiremedin ama karşındaki de adam
çıkmadı be! Ne de olsa bugün Seren'e bunu yapan yarın seninle sevgili olsa sanıyor
musun aynısını yapmaz!!
Bakınız: Timur Yavuzoğlu... Bahar'la evli, Rengin'le
sevgili, Efsun'la flörtöz idi...
Dorukcuğum sen de kimi sevsen Uras'la bağlantılı oluyor be
canımıniçi... En iyisi sen her şeye rağmen Evren'le takıl ^^
Hoş geldi yeni gelenler, hoş geldi hastaneye Çağla, hoş
geldin yeni maceralarınla #Bahar...
Sevgiler...