Herkesin Bildiği Sırlar: “Bul beni, aramana gerek yok, beni koyduğun yerdeyim…”*

Herkesin Bildiği Sırlar: “Bul beni, aramana gerek yok, beni koyduğun yerdeyim…”*
Ayrılığın en zor yanı nedir derseniz, “kabullenmek” derim. Ayrılığın kendisini değil, ayrılığın gerekli olduğunu kabullenmek. Başka bir çözüm olmadığını, tüm yolların denendiğini, elinizden gelen her şeyi yapmış olduğunuzu kabullenmek. Zihninizdeki “acaba”lardan ve “peki ya…”lardan kurtularak artık gerçekten vedalaşmanız gerektiğini kabullenmek.

Çünkü insan dediğiniz günün sonunda alışıyor her duruma. Olana da olmayana da, bitenlere de gidenlere de alışıyor. Bizi bitiren o “arada kalmışlık”. Gözümüzün hep bir geride kalması, bir türlü tamamen önümüze bakıp kendi yolumuza gidememek. İşte bizi asıl çaresiz bırakan bu. “Her şey düzeltilebilirdi de ben mi yapamıyorum?” hissi.


Tiyatro D22’nin yeni oyunu “Herkesin Bildiği Sırlar” dünyasını bu his üzerine kuruyor.

Emir Çubukçu ve Ayşecan Tatari’nin hayat verdiği, resmen boşanmış ama zihnen ayrılamamış genç bir çifti izliyoruz. Kadın eve kendine ayırdığı eşyaları almaya geliyor. Nakliye şirketinin yağmurdan dolayı o gün gelemeyeceğini söylemesi ve akabinde adamın ısrarı üzerine kadın o akşamı orada bir “yüzleşme” akşamı olarak geçirmeyi zoraki kabul ediyor.

Tabii, sonrası çetin acılı bir mücadele… Kimsenin haklı çıkamayacağı bir  yarış… Çünkü ikisi de kendi açısından çok haklı. Zaten çok uzun bir süredir yalnızca kendi açılarından haklı olmakla ilgilendiklerinden bu hâldeler. Birbirlerini yeniden anlayabilir olmayı çok isteyen ama artık bunu başaramayan, sevginin artık birlikte tutmaya yetmediği iki insan…

Açıkçası oyuna bilet alırken beklentim o kadar yüksek değildi. Yalnızca konu ilgimi çektiği ve D22 ekibini de başarılı, samimi bulduğum için seveceğimi düşünerek gittim. Prömiyer de DasDas’ta idi, nefis bir sahnedir. Yani tüm bunları topladığımda memnun ayrılacağımı biliyordum, bu kadardı ve yeterliydi benim için. Oysa gittiğimde beni karşılayan oyun bunun çok çok daha fazlasıydı, öyle ki uzun zamandır bu kadar tatmin olmuş bir şekilde çıktığım bir oyun hatırlamıyorum.



Şimdilerde oyuncular iyiyse, arada bir de birkaç anlamlı replik duyarsak oyuna “güzel” demeye çok okeyiz. Çünkü tiyatro bugünlerde bize sadece kendi olarak bile çok iyi gelen bir şey, fazlasını aramıyoruz. Ama aslında tiyatro bundan çok daha fazlası. Koca bir ekip işi. Onu sadece birkaç isimden ibaret görmemeli. Bu oyunda tüm ekibin kendini oyuna adaması ve ekipteki her bir kişinin kendi rolünü en güzel şekilde yerine getirmesinin yarattığı farkı o kadar net hissettim ki… Büyüledi beni.

Mutlaka değinemediğim kısım kalacak biliyorum, yine de elimden geldiğince bahsetmek istiyorum. Öncelikle oyunun müziklerini cover’layan ve yorumlayan Sevda Deniz Karali’ye kocaman sevgilerimi iletiyorum buradan. “Ses, yapıda tutkal görevi görür.” denmişti bize atölyelerde. Çok doğru. Ritmi tutar ve bizim akışın yavaşladığı yahut duraksadığı yerlerde dağılmamızı engeller. Bir nevi yama gibi de diyebiliriz. İşte buradan baktığımızda Karali’nin dokunuşları annelerimizin çiçekli/desenli yaptığı ve giysiyi eskisinden daha da güzel hâle getiren yamaların hissini verdi bana. İçim ısındı. O nasıl güzel bir ruh üflemektir. 

Sadece cover’ların güzelliği de değil, her birinin konumlandırıldığı yer de cuk olmuş. Yer yer yükselterek yer yer yavaşlatarak dengeyi çok güzel sağlamış. Bayıldım. Bir de sağ olsun kendisi Youtube’da bunlardan ve içlerinde kalanlardan güzel bir çalma listesi oluşturmuş. Büyük bir hizmet, çok teşekkür ediyorum. :) Oyunu prömiyer akşamında izledim, 12 Ekim'de, sonrasında neredeyse bir ay çalma listesinden çıkamadım. Sene sonu listemde en çok dinlediğim şarkılar onlar çıktı Youtube Music’te, o kadar söyleyeyim. ^^ Yazıyı ancak şimdi tamamlama fırsatı bulabiliyorum ama bu liste sayesinde sanki daha dün izlemiş gibiyim. “Sakin konser”lerini bu yıl Kadıköy’de de bol miktarda vermesini rica ederim.



Emir Çubukçu benim ekranlardan ve D22’ten tanıyıp izlemeyi sevdiğim bir isim. En son “Hakikat Elbet Bir Gün” oyununda izlemiş ve orada da çok beğenmiştim. Bu oyunda yeteneğini daha net görme imkânı buluyoruz, oyunculuğu için kendisine daha geniş bir alan açılmış. Ayşecan Tatari’yi de pek çok kişi gibi “Çocuklar Duymasın”dan ve güzeller güzeli Müjgân’dan tanıyorum. <3 İkisinin İtalyan Lisesi’nden beri arkadaş olduklarını öğrenmek, sahnedeki uyumlarını gözümde daha da anlamlı kıldı. 

Oyunun yönetmeni de aynı zamanda Ayşecan Tatari’nin de eşi olan sevgili Edip Tepeli. Yani tam bir aile birliği oluşturmuş ekibimiz. Asla abartmıyorum, sahnenin her bir santimetrekaresi kullanılarak bir dakikasında bile odağınızın dağılmadığı bir performans planlanmış. Yine çok sevgili Sami Aksu, o nasıl mükemmel bir afiş tasarımıdır… Bazı fotoğraflarını yazı içinde de kullandım, gerçekten müthiş. Ve o şahane ışık tasarımı, Ayşe Sedef Ayter’in elinden adeta bir sanat eseri… 

Oyuna dair her şeyi övdükçe övesim geliyor, izleyeli üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen hâlen aynı hayranlığı içimde hissediyorum ama bir yerde bu yazıyı bitirmemiz gerek. Her bir emekçinin ayrı ayrı emeklerine sağlık diyelim.



Uzunun kısası; insanın bir daha asla iki yabancı olamayacağını bildiği biriyle “artık öyleymiş gibi” davranmak zorunda kalarak yollarını ayırması, gerçek anlamda iç parçalayan bir durum. Ortanızda bir dağ olup büyüyen sorunları görmek; onları çözebilmek için yırtınmak; deli gibi birlikte olmak istemek ama yapamamak… Bir daha asla eskisi gibi olamayacağınıza inanamamak ama bunu kabullenmeye mecbur bırakılmak… 

Keşke kimse bu durumu yaşamasa ama maalesef çoğumuz hayatımızın bir döneminde illaki bunu yaşamışızdır. Burada karakterlerin yaşadığı öfke ve çaresizlik hislerini “sahnede devleşmelere” yahut “yüksek tiratlara” ihtiyaç duymaksızın, en gerçek ve yalın hâliyle içimize ince bir sızı olarak aktarabilen bu şahane ekibe can-ı gönülden saygılarımı ve tebriklerimi sunarak yazıyı bitiriyorum.

Denk geldiğiniz yerde biletinizi kapın ve koşun efendim.

2025 hepimiz için nefis bir yıl olsun dilerim.

Sevgiler <3
Elif.

*Gündüz Tarifesi/Şarkı/Söz ve müzik: Teoman
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER