Bir bebeğin ilk adımları
tedirginliğinde atılan adımlar, keşfedileceklerin sonsuzluğu ve baş
döndürücülüğüyle aşkın ilk günleri, ilkler… “Seni seviyorum”a verdiği “teşekkür
ederim” cevabının pişmanlığındaki Yaman, pişmanlığı geçince itiraf ettiği
aşkıyla da gün be gün, Mira’nın güvenini kazanıyor olsa da, kendine ve
geçmişinin karmaşasına olan güvensizliği, bir eliyle hep kapının kolunu
tutmasına sebep oluyordu. Böyle zamanlarda Mira’nın eli, aşkının en şefkatli
sıcaklığıyla Yaman’ın elini tutuyor, onu yüreklendiriyordu.
Bu ne ilk ne de son kahramanlığı olacak.
Hayatın sürprizleri,
pusulanın hep iyi tarafını göstermeyecekti elbette, nur yüzlü saykomuz Tan,
Mira’nın önce güvenini kazanıyor, aşkını kazanmak içinse baştan aşağı yanlış
bir yol seçerek, bıçağı boynuna dayıyordu. Bu durum Yaman’ın kahramanlık hikâyesinin
en parlak kısımlarından birini oluşturdu ve Yaman, Mira’yı kurtarışlarının
ilkini gerçekleştirdi.
Tutku utanılacak bir şey de değil halbuki...
Kaybetme korkusuyla alevlenen
aşk, kıskançlık kıvılcımlarıyla ufak yangınlar çıkarıyordu. Birbirine sağduyuyla
yaklaşan Yaman ve Mira ise sadece tutkunun ateşinde yanıyorlardı. Yaman’ın aldığı
gitar dersleri sonucunu veriyor, Mira’ya öğretmek istediği akorlar,
tutkularının telleri olup onları titretiyor ve korkutuyordu. Tam da o anda,
kendileri gibi evde yalnız olan bir başka çift; Eylül ve Mert ortadan
kayboluyor, evren hislerinin olağanlığını onlara ispatlıyordu. Ama Yaman,
adımlarını tartmaktan burada da vazgeçmiyor ve Mira’nın tüm davetkâr
beklentilerini yok sayıyordu. Doğru davranmak, Yaman’ın bu dünyada sahip
olabildiği tek şeydi çünkü…
Sebebim isyan aşka!
Seven kalpler kıskanırdı, ama
bir sandviçle fırtınalar koparan daha görülmemişti, ta ki Mira; aynı sandviçi
ısıran Yaman ve eski sevgilisi Leyla’yı görünceye dek… Hayat, bir seneyi daha arşive
kaldırmaya hazırlanırken, Mira da kendisini aldattığına inandığı Yaman’ı kendi
kırık kalpler arşivine kaldırmaya hazırlanıyordu. Dişe diş, kırık kalbe kırık
kalp diye fısıldayan Mira’nın karanlık tarafı, dudaklarından “Tozludere’de
değilsin” cümlesini, Yaman’ın gözlerinden de tanık olduğumuz, sebebi aşk olan
ilk gözyaşlarını döküyordu. "İsyan" artık
sadece bir şarkı adı değildi, çığlıkların adıydı, izleyenlerin tüylerini diken
diken eden, harika bir ayrılık sahnesinin fon müziğiydi.