Bu derlemeyi kaleme almaya
karar verdiğimde, 57. bölüm yayınlanmış, Turunç Nadir’in Altınkoy’dan -belki de dünyadan-sonsuza kadar gidiş
bileti kesilmiş, ancak henüz bilet Nadir’in eline geçmemişti. MedCezir’in yeni bölümünün
yayınlanmasına saatler kala, aksiyonla aram iyi olsa da, üzerinde yorum yapmayı daha çok sevdiğim, aşkı
ve "günlük entrikası" bol günleri oldukça özlediğimi fark ettim. Malum, son bölümlerde
Altınkoy’da hayat; Turunç Nadir gölgesinde… Böyle olunca hikâyemizin başkahramanları
Yaman’la Mira’ya;
aşktan çok aksiyon, onları sevenlere de yine hüsranla esmer günler düşüyor (Kayahan
Usta’ya saygılar).
O zaman biz de “geçmiş zamanda aşk olur ki” dedik ve ilk
bölümden bugüne en güzel Yaman&Mira sahneleriyle, hem aşkın en güzel günleri
olan ilk günlerini hatırlayalım, hem de gelecek için feyzalalım istedik. İşte
karşınızda arada bir gölgelenmiş olsa da, ışığı hep pırıl pırıl olan o aşkın unutulmaz sahneleri.
Kuyruklu Yıldız Mira ile Salt Yaman
Tozludere’nin çamurlu
sokaklarından, Altınkoy’un parıldayan caddelerine düşen Yaman’la başlamıştı hikâyemiz.
MedCezir’in ilk fragmanında da dediği
gibi düştüğü yerde bir bomba etkisi yaratmıştı. İlk görüşte aşka inanır mısınız
bilmem ama, birine aşık olduğunda onun, hayatında hep var olacağını anlamış
biri olarak, ilk karşılaşmaların büyüsüne inanırım. Yaman’la Mira’nın ilk karşılaşmaları
da, sıradan olmayacak kadar güzel ve özeldi. Mira’nın beğeni dolu bakışlarını
gizlemeyen flörtöz halleri, Yaman tarafında da karşılığını bulmuş, elektrik
elle tutulabilseydi eğer, işte bu elektriğe dokunabiliriz hissini yaratmıştı.
Bu etkileşimi hissetmemek mümkün müydü?
Bu karşılaşma sırasında Mira, Yaman’ı
akşamki defileye davet ettiğinde, Tozludere’nin tozunu üzerinden atmış,
Altınkoy’un tozunu attıran takım elbiseli Yaman’ın, gözlerimizi bu denli
şenlendireceğini bilmiyorduk. O elektriğin belki elle tutulamaz, ama gözle
görülebilir hale geleceğini de… Podyumda tüm güzelliğiyle ışıldayan Mira ve
Yaman arasındaki o bakışma, çoktan fark edilmişti bile, Selim Serez ve kötü
çocukların en baştan çıkarıcısı Mira’nın altın saçlı prensi Orkun tarafından
hem de… Beğenilmenin cazibesiyle gülümsemesini saklayamayan Mira, aslında daha
o ilk anda karakterine dair ipuçlarını veriyor, baş döndürücülüğünü
kullanabileceğinin farkındalığıyla, zaferden zafere koşacağını cümle âleme ilan
ediyordu.
Tanıştıkları gün aynı odada uyumak kaç çifte nasip olmuştur ki...
Defilenin kutlama partisi
sonrası, arkadaşları tarafından sarhoş halde, kedi yavrusu gibi kapıdaki
paspasa bırakılan Mira, tanıştıkları ilk gün Yaman’ın ilk kahramanlığıyla da
tanışmış oluyordu. Mira’yı alıp odasına getiren, üstünü örten, uyuyan Mira'dan gözlerini alamayan, kendiyle savaşlarına daha o anda başlamış bir Yaman...
Meydan savaşlarında aşk...
Aralarındaki elektriğin bir
güç savaşına dönüşü ise, çok sonraları en güzel anlarını yaşayıp en büyük
kavgalarını edecekleri o ağacın altında gerçekleşiyordu. Yaman; Orkun
hakkındaki “naylonlu” düşünceleriyle onun Mira’yı hak etmediğini dile
getirirken, Mira; “kimmiş beni hak eden, sen misin” diyerek, Altınkoy
akvaryumunun havasından çok başka, bir o kadar da ilgi çekici olan Yaman’ın tepkilerini
ölçüyordu. Ona tam da beklediği meydan okumayla karşılık veren Yaman, Mira’nın
hedefi haline geliyordu. Bize de bu harika sahneyle içimizde havalanan
kelebeklerin tadını çıkarmak kalıyordu.