Sedef
Toplumda kabul görmüş
kuralların dışında gezen, kendine has ahlak anlayışı olan, stiliyle kimseye benzemeyen, ruhuyla çok derin,
çok özel bir kadın Sedef… Mesela diğer kadınları anlatırken isimlerinin yanına
soyadlarını da koydum ama Sedef’in soyadını önce bir düşünmem gerekti. O, o
kadar özgün bir kadın ki; sadece ismi onu tanımlamaya yetiyor, yanına bir
soyadının gelmesini bile kabul etmiyor sanki bu isim. Ben tek başıma yeterim
der gibi duruyor.
Oysa tek başına olmayı sevmeyen bir kadın, Sedef.
Annesinin, onu doğururken ölmesi hayatın ona attığı en büyük kazık! Çocukken
ona bakan gözlerin aklında hep bu hikâyenin olmasını içten içe hissetmiş Sedef
ve kendine bir koruma zırhı geliştirmiş: Uçarılık! Şen kahkahalarının
arkasındaki yaralı kalbi görmek için ona biraz yaklaşmak yeterli aslında. Bu
sözlerimi duysa ne dalga geçer yalnız benimle, “yaralı kalp mi ahahahaha, yahu
bu arabesklikle sen nasıl hayatta kalmayı başardın bugüne dek” falan der. Oysa anlatıldığında
kulağa geldiği gibi arabesk değil onun hali, herkesi olduğu gibi kabul ediyor
da, bir kendini kabul edemiyor bu konuda. Hayatı sadece eğlence gibi görünse de
aslında onun kocaman bir kalbi var. Sevmeyi ve sevmeyi arzulayan bir kadın
Sedef…
Sedef, ailesindeki ikinci kadını, Ender’i de kaybedince, uçarılık
zırhını çıkarıp yeni bir zırhla ailesinden geriye kalanları korumaya karar verdi.
Yani Sedef değişmiş, dönüşmüş falan değil. Sadece içindeki zengin karakterin başka
bir yönünü daha öne çıkarmış durumda, mesela ben onun harika bir anne olacağını
düşünüyorum.