Kapitalizm'in Arzu İmalatçısı: Mr. Selfridge

Agnes Towler'in (Aisling Loftus), parfümleri uzaktan seyrettiği planda ön taraftaki mavi renkli ambalajlar 4711 Kölnisch Wasser şişeleri
// Agnes, yani mağazanın görsel tasarımcısının yardımcısı olan genç kız, parfümeri reyonunda şişelere imrenir bakışlar atarak dolaşıyor. Onu gören Henri yanına gelerek parfümleri nasıl bulduğunu soruyor. Cevap, çok hoş, kıymetli ve pahalı oldukları yönünde. Ancak Agnes şişelere dokunmaya bile korkuyor çünkü kırabileceği tek bir şişe dahi maaşını götürmeye yetecek fiyatta. Bu arada Agnes, dönem itibariyle İngiltere'de çok yaygın olan lavanta kolonyasını kullanmakta.

Parfümleri fiyatından korkarak elleyememe konusunda haksız değil Agnes, zira muhasebe departmanı da yeni düzenlemeye rağmen umulan satışın gerçekleşemediğinden şikayetçi. Çözüm, gene merdiven başında iki Fransız'la beraber reyonu tepeden seyreden Harry'den geliyor. “Güzel kokan ancak pahalı olmayan bir parfüm olmalı. Eğer böyle bir parfüm yoksa, biz bunu Selfridge's olarak yapalım”.

Tabii ki bu bir in-house branding, yani “ev içi markalama” örneği. Ne demek istedim? Şunu: Ev içi markalı ürün, bir mağazanın kârlı bir kalemde kendi markası altında fason üretim yaptırarak ürüne gene (ve sadece) kendi raflarında yer açması demek. Raftaki komşu diğer ürünlerden farklı olarak sadece mağaza içindeki tüketiciyi hedeflediğinden ülke çapında geniş reklam harcamaları gerektirmeyen ve mağazanın zaten oluşturmuş olduğu seçkin ve olumlu algı üzerinden satış yapmayı amaçlayan bu yöntem, bugün de gerek bu tip mağazalar gerekse süpermarket'lerde çokca hayat bulmakta.  Hatta çok yakın gelecekte bu ev içi markaların toplam perakende satış hacminin %20'sine ulaşacağı söyleniyor.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER