Kapitalizm'in Arzu İmalatçısı: Mr. Selfridge

Diziden bir sahne ve Bourjois'nın sergilendiği stand
Bunun üzerine Harry, “mağazanın Fransız'ı” Henri'nin de arkadaşı olan ve Amerika'da reklamcılık yaparken davet üzerine mağazaya gelen bir uzman hanımdan görüş almak üzere toplantı düzenliyor. “Amerika'da reklamcı” dediysem, “Ne olacak yani, bir sürü reklam şirketi var daha o zamanlarda orada?” diye içinizden itiraz etmeyin. Söz konusu hanımefendi sektörün babalarından J. Walter Thompson'da çalışmakta, boru değil yani.

// Toplantıda kulvar ürünleri markalarıyla beraber tanıtılıyor. Misâl, Bourjois markasının “gecenin kadınları” diye anılan fahişelerin tercihi olduğunu söylüyor hanımefendi. Dudak boyası, yani ruj için söyledikleri ise oldukça ilginç. Kullanıcılarının genellikle fahişeler ve kadın hakları savunucuları olduğunu dile getirip ilginç bir gruplandırma yaparken, işin fizyo-psikolojisini açıklamaktan da geri kalmıyor.

Kadın uyarıldığında kan akışı hızlanır ve bunun sonucunda dudaklar da dâhil olmak üzere yüz renginde gözlenebilir bir kızarma olur. Dolayısıyla kadının cinsel uyarılma halinin sinyallerini dudaklarının renginden alan erkek de, gerçekte böyle bir uyarılma olmamış olsa dahi, onu simüle eden renklendirmeyi görünce öyle zannedip -veya öyle olabileceğini hayal edip- bu duruma fizyolojik tepki gösterir. Erkeğin gösterdiği fizyolojik tepkinin ne olduğunu açıklamamı benden beklemediğinizi umarak devam ediyorum: Güney bölgelerindeki hareketlenmeyle beraber söz konusu kadına olan ilgisi artan erkek, bu ilgi yoğunluğu ile birlikte ürünü amacına ulaştırmış olur, zira kadın için zaten esas olan beğenilmek ve ilgi odağı olmaktır. Nasıl konumlandırdık koca bir cinsiyeti ama, değil mi? Fıtrat kardeşim bu, fıtrat.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER