Evet, adet olduğu üzere diziye ve döneme ilişkin bir kaç kelâm ettik.
İki sezonu geride bırakan bu dizide benim özellikle dikkatimi çeken, üçüncü
bölümü oldu. Bu bölümün başında Harry'yi at pisliklerinin cömertçe serpildiği
Oxford caddesinden geçerek mağazaya girerken görüyoruz. Harry'yi at
arabalarının kaçınılmaz yan ürünü olan dışkıların görüntüleri kadar kokuları da
rahatsız ediyor ve mağaza girişini kokulandırarak müşterilerini hoş bir
sürprizle buyur etmek istiyor içeriye. Bunun için de “dâhiyane” bir çözüm
üreterek İngiliz perakendeciliğinde yeni bir dönemin kapısını aralıyor.
Şimdi uyarıyorum, “demedi” demeyin. Zaten uzun olmuş bir yazıyı daha
da uzatacağız. Karar sizin; okumaktan sıkılıdysanız ve “Bana ne yahu üçüncü
bölümün kokusundan” diyorsanız, atlayıverin yan sütundaki bağlantılardan birine
ve başka bir yazıya geçiverin. Ama yok, illa “Ben okuyacağım devamını. Adam da
şerbet gibi yazmış zaten mübârek. Zamanın nasıl geçtiğini bile farketmekten
âciz kaldım okurken, devamını da meraktayım” diyorsanız, hemen bu satırların
aşağısında yer alan 9 rakkamını tıklayın ve yazının koku ile ilgili ikinci
bölümlerine geçin.