Kiralık Aşk'ın oyuncularına bir buruk veda: Rüzgar gibi geçtiler!

Dilara Pamuk | Defne

İlk bölümde, İstanbul manzarasından, şıkır şıkır kadın ayakkabılarının arasındaki, erkek ayakkabısına geçişte Elçin Sangu'nun sesi karşılar; Defne, kiralıkçıları mucizelere inanmaya davet eder ve "Bu benim hikayem!" der. Semt Defne'lerindir de ev kiradır. Ve Defne bizi ilk olarak, ev sahibine "Ödeyecez borcumuzu" diye atarlanırken karşılar. Böyle tanışırız Defne'yle. 

Biraz kızıl, biraz kıvırcık masumluğun en tatlı halidir Defne; saftır, sakardır, iyi niyetlidir, minnacık bedeninde koskocaman bir yürek taşır. Derdi, zaman zaman boyunu aşsa da tüm dalgaların karşısında hakkaniyetle kulaç atabilecek kadar sağlam durur. Bazen fantastik bir peri, bazen teklifsiz defne yaprağı, bazen evi çekip çeviren anaç kadın, bazen sağlam dost, bazen romantik sevgili, bazen özden yakın kardeş, bazen kendini hiçe sayan bir abla, bazen şefkatli bir hala, bazen mahallenin serseri Defo'su, bazen de yalnızca Ömer'in tatlı Defne'sidir. Defne'dir işte. Ve Ömer'in pek zaman geçmeden kurduğu, izleyicinin çoktan benimsediği "Defne işte" cümlesinin hemen altında Elçin Sangu imzası vardır. 

Defne'nin payına oyun içinde oyun oynamak düşer hep; ailesine mutluymuş gibi davranır, Ömer'e bir sorun yokmuş rahatlığında olur, Neriman'a onun sözünü dinliyormuş gibi yapar, kiralık bir aşk başlığı altında, gerçek aşkı tüm kötülerden korumaya çalışır. Elçin Sangu ardı ardına sahnelerdeki kimlik değişimlerine derhal bürünür ve izleyiciye çok farklı tavırlarda Defne sergiler. Koray'ın yanındaki abartılı ve etkili Defne'den de vazgeçemez izleyici, Ömer'in yanındaki sade Defne'den de. 

Tüm bu farklı tavırların yansımalarına sahip Defne'lerin birbirine paralel ve uyum içinde ilerlemesini sağlamak da Elçin Sangu'nun başarısıdır. Utangaç, yüzü çabucak kızaran kadına veya özgüveni yerinde, ne istediğini bilen kadına da inandırır bizi. Bulunduğu her farklı sahnede, hatta bazen aynı sahne içinde kullandığı değişen ses tonları, Elçin Sangu'nun Defne'yi parlattığı başka bir ayrıntıdır. Gerçektir Defne, her anında kendi gibidir. Bazen sinirden, asla söylemeyeceği cümleler söyleyebilir. Tam o noktada aslında ciddi olmadığını izleyiciye geçirmek de Elçin Sangu'nun oyunculuğunun hakkını vermesinden kaynaklanır. 

Bugün Kiralık Aşk gelip geçerken, Defne'yi uğurladığınız sonsuzluk evreninde onu hep yaşatabileceğinizi hissettirir. Defne'nin anneliğini uzun uzun göremeyeceğinizi bilseniz bile, o çoktan ikna etmiştir sizi harika bir anne olacaktır. Bir Defne ağacı yeşerir arkasından ve siz Elçin Sangu'yu hep tebessümle hatırlayacaksınızdır. 

Tek bir sahne seçmem gerekse, aşkla gurur arasında tercih yapıp gururu seçen Ömer'in, bir gün pişman olup geri döndüğünde, ona otoparkta deliler gibi bağırıp çağıran hesap soran, Ömer'in göğsünü yumruklayan Defne'yi seçerim. Benim için o sahne, Elçin Sangu'nun aşkı, nefreti, pişmanlığı, öfkeyi, gururu, kırgınlığı; kısacası sevdaya dair her hissi aynı anda yansıttığı ve oyunculuk performansının göklere çıktığı noktadır. Öyle ki hani bazen bazı sahneleri dönüp bir daha izleyemezsiniz, öyle gerçek canlandırılmıştır ki, sizin içinizde yaşanmış veya yaşanamamış bir yere dokunur ve canınızı yakar... 

Bir de hatırımda masum ve hep öyle kalacak bir Defne var; kırmızı kapının önünde, Ömer'in keskin bakışlarının ve kollarının altında sıkışmış, başına geleceklerden habersiz, çekinen, korkan ve bunu alenen belli eden, Ömer'le yaşayacağı rüzgarlı bir aşka teslim olmaya çoktan razı bir Defne. Elçin Sangu'nun mimikleriyle parlattığı o sahne, Kiralık Aşk'ı izleme sebebimdir ve Defne hep hatırımda böyle kalacaktır. 




Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER