İyi kızlar cennete, kötü kızlar her yere!
Sena Peker
Tatlı Küçük Yalancılar’ın başlayacağı günü uzun zamandır bekliyordum, çünkü tek bir bölüm
Pretty Little Liars izlemedim ve izleyen arkadaşlarım bir araya geldiklerinde ortamın dışlananı ben oluyordum. Neyse, uzatmayacağım. İlk tanıtımında “göğsümdeeeen ama kalbimi kalbimi…” şarkısı vardı ve açıkçası diziyle bağdaştıramadım. Bir de tam şarkıdan bıktığım günlere denk gelince, izleme hevesimi kaybettim. Yeni tanıtımlar yayınlandıkça tekrar bir heves yüklemesi yaptım ve dizi başlayınca, izlemek üzere televizyonun karşısına oturdum.
Öncelikle jeneriğinden bahsetmek istiyorum. Bir jenerikte beni en çok font çeker. Bazı dizilerde direkt dizi başlarken altta yazılar geçiveriyor ya, işte onu sevmiyorum.
Tatlı Küçük Yalancılar’ın yazı tipini çok sevdim. Dizinin gizemine katkıda bulunan, fantastik bir yazı tipi. Yine söylüyorum, orijinalini hiç izlememiş biri olarak jenerikte başrol olarak ilk adı yazılanın Şükrü Özyıldız olması biraz dikkatimi çekti. Sonuçta “Tatlı, küçük.” Hani,
Poyraz Karayel’in açılışında Burçin Terzioğlu’nun görülmesi gibi bir şey. Sertab Erener’in buğulu sesi, şarkıya çok yakışmış. Jenerik müziğini de sevdim, sözleri diziye çok uygun zaten. Her şey olduğu gibi bu da uyarlanmış ve The Pierces’ın Secret’ı daha iyi adapte edilemezmiş.
Şükrü Özyıldız’ın oynadığı Eren karakterinden bahsedeceğim. Bakın, ben de bir psikoloji öğrencisiyim. Benim dengemi bozmayın; benim hocalarımın arasında öyle klasik araba kullanan, geceleri barda çalan, gündüzleri tarz gözlüklerle ders veren, ortalamanın bayağı üzerinde yakışıklı insanlar yok! Üzülüyorum, yapmayın… Bunun dışında, Emir Kılıç’ı izledikten 1,5 ay sonra aynı insanın Eren olduğuna inanmakta hiç zorlanmadım. Hatta, Eren’i –şu an sebebini bilmediğimiz değişik numaraları olsa da- çok sevdim.
Tabii, dizi başlarken bazı duyumlar aldım. “Eşcinsel karakter nasıl uyarlanacak mümkün değil. ”gibi. Dilan Deniz Çiçek’in oynadığı Ebru karakteriymiş meğerse tartışılan. Tartışmalar ağzımıza tıkıldı ve Açelya’nın ağabeyi Cesur’a platonik âşık bir Ebru gördük. Orijinalinde de bu kadar ağlak, hatta ileri gidiyorum ezik bir karakter miydi bilemeyeceğim ama bu kadar hisli olması, en azından diğer kızların soğukkanlılığının yanında beni çok rahatsız etti. Misal, Açelya’nın öldüğünü öğrendiler ve diğer kızlar Ebru’yu tutmaktan üzülemediler bile. İlerleyen bölümlerde de bu devam edecekse Ebru’yu pek sevmeyeceğim. Melisa Şenolsun “Tatlı Küçük Yalancılar”ın en küçüğü, 1996 doğumluymuş. Başroldeki diğer kızlarla aralarında yaş farkı var biraz. Bu fark, bazı sahnelerde konuşma tarzı ve mimiklerle kendini az da olsa belli etti. Yine de aralarındaki en sağlam karakterin, Hande olduğunu düşünüyorum. Çelik gibi irade var maşallah, nereden baksanız 25 kilosu gitmiş. Kutluyorum.
Beste Kökdemir’in canlandırdığı Açelya karakterinden tam anlamıyla tiksindim. Hayatımda asla bulundurmayacağım bir insan tipi Açelya. Bu kadar sevmeyişimi de Beste Kökdemir’in başarılı oyunculuğuna bağlıyorum. Bensu Soral’ı daha önce Boynu Bükükler’de izlemiştim. O zamandan itibaren oyunculuğu epey gelişmiş. Aslı karakterine gelecek olursak, Türk televizyonlarının çok alışık olmadığı bir esas kız. Kendini ağırdan satmıyor, hoşlandıysa direkt “Yanında hiç yabancılık çekmiyorum.” diyebiliyor. Alışık değiliz bunlara canım senarist! Ha, canım senarist demişken… Hâlâ içimde bir yara olan Kayıp’ın senaristi Elif Usman kaleme alıyor diziyi. Hatta “Murat Şarman’ın kayıp yeğeni bulundu.” repliğiyle, zamansız biten diziye bir selam çakmış.
Assolistimi sona bıraktım: Selin. Selin’in huyunu suyunu al ondan, bana yerleştir kimse değişikliği fark etmez. Öyle benden birisi… Bence en iyi yazılmış karakter Selin. Takımın beyni, soğukkanlı, asil… (Yok kendimi övmüyorum.) Büşra Develi rol için biçilmiş kaftanmış. Başkası oynasa bence o “tamam!”lık olmazdı.
Toprak ve Janset de enteresan bir abi-kardeş. Janset karakterine ısınamadım ama Toprak’ı daha çok izlemek istiyorum. Burak Deniz’i Medcezir’den beri çok severim. Tatlı Küçük Yalancılar’da oynayacağını, ortalıkta herhangi bir bilgi yokken Instagram like’larından anlamıştım. Sanki cast direktörü benmişim gibi sevinmiştim. Niyeyse… Diziyi ben izlemeyeyim de kim izlesin şimdi?
Cem Karcı ve ekibine bu güzel hikayeyi oldukça gergin ve heyecanlı biçimde bize aktardıkları için teşekkür eder, dizinin çok uzun ömürlü olmasını arzularım. Yolunuz açık olsun…