Tatlı Küçük Yalancılar: Alışkanlıklarınızın dışına çıkmaya hazır mısınız?

Alışkanlıklarınızın dışına çıkmaya hazır mısınız? 
Valandil

Ne derler bilirsiniz, “Ön yargıları kırmak atomu parçalamaktan daha zordur.” İşin aslı yeni bir uyarlamanın yayına çıkacağını duyduğumda klasik olarak 20’li yaşlardaki gençlerin aşk üçgenlerini göreceğimizi düşünmüştüm. Daha önce Pretty Little Liars’ı değil izlemek, hakkında tek bir satır bile okumamış olduğum için haliyle Tatlı Küçük Yalancıları da yeni bir Küçük Sırlar’ olacak beklentisiyle seyretmeye başladım. Gel gör ki karşıma psikolojik-gerilim sahneleriyle bezenmiş bir eser çıktı. Ha, bu kötü mü oldu? Tabii ki değil, çıkan işi çok beğendim..

Koca bölüm boyunca gözümü tırmalayan sadece tek bir olay vardı, o da Eren karakterinin hikâyeye ekleniş biçimi. Neden mi? Çünkü ‘A’ gizemi ortaya atıldığı andan itibaren bütün oklar Eren’in de bu işin iyi ya da kötü olarak bir yerinde durduğunu gösteriyordu. Bu yüzden de bölüm sonuna kadar saklanmaya çalışılan ve ters köşe yapması amaçlanan ‘Eren sürprizi’ beni hiç etkilemedi. Henüz Eren’in iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyoruz ama dediğim gibi keşke Eren karakteri ilk bakışta bu kadar kendini belli etmeseydi.

Hikâyeye dönecek olursak. En başta da belirttiğim gibi, bu tarz bol soru işareti içeren gerilimli hikâyeler benim bayıldığım bir akış şekli. Benzer konsepti en son Behzat Ç.’de izleyebilmiştik. Ancak ne yazık ki ülkemizdeki genel televizyon izleyicisinin böyle bir beğeni anlayışı yok. Sonuç itibariyle iki seçeneği öngörüyorum, ya zamanla ilk bölümlerde gördüğümüz gerilimli akıştan olabildiğince vazgeçilecek ve mümkün mertebe aşk-entrika-ihtiras üçgenlerine hikâye dayandırılacak ya da gün geçtikçe dizi ufak ufak reyting kaybına uğrayacak. Bunları neden mi söylüyorum?

İlk bölümü izledikten sonra PLL hakkında ufak bir araştırma yaptım ve dizinin an itibariyle 6. sezonunu sürdürürken 7. sezon onayını da aldığını öğrendim. Bu da demek oluyor ki en iyi ihtimalle 120+ bölümlük hikâyeye 1,5- 2 senede yetişebiliriz. Sözün özü bizim ülkemizdeki büyük çoğunluk iki yıl boyunca “A kim acaba?” diyerek hayatta bir diziyi izlemez. Keşke ben yanılsam ama, görünen köy de kılavuz istemiyor..

Kısacası ilk bölümde almış olduğum psikolojik-gerilim tadını sürdürdüğü sürece bu işi takip ederim. Ama daha sonra korktuğum kırılmalar yaşanmaya başlarsa ne olur? İnanın şu anda ben de bilmiyorum, bakalım gelecek bize neler gösterecek..

Valandil..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER