Diriliş Ertuğrul: 13’üncü yüzyıla ışınlanıp geleceğim!

Kendisini en çok zorlayan ve en çok tekrar alınan sahneyi sorduğumda ise "hangi birini anlatayım ki?" şeklinde karşılık veriyor. Sonuçta atların huzursuzluğu, dövüş sahnelerindeki zorluk derken bir sürü etmenden dolayı sahnelerde zorlandığını dile getiriyor ve ekliyor: "Kafama veya gözüme deyim yerindeyse yemediğim şey kalmadı. Ayrıca gerçekten dondurucu soğukta çalışıyoruz ve yapacak hiçbir şey yok. Üstelik yönetmenimiz Metin Hoca sağ olsun ‘Biraz terli mi olsunlar’ deyip yüzümüze su çarparak dört nala koşturuyor bizi. Zor bir iş yapıyoruz. Şu an televizyonda bizim standartlarımızda veya şartlarımızda olan bir dizi olduğunu sanmıyorum. İşin karşılığını alınca zor sahneleri çekmek keyifli oluyor. Açıkçası ‘Diriliş Ertuğrul’ toprak rengi, toprağın içinde yaşayan bir dizi. Biz bitki örtüsüyle özdeşleşmiş insanları görmeye alışık değiliz. Şehir trafiğinin içinde veya kapalı kapılar ardında insanlar görmeye alışkınız dizilerde. Bu yüzden aldığımız sonuçtan çok memnunuz.’

Düzyatan, kahramanın oynamanın zevkinin çok başka olduğunu söylüyor. "Bir de dönemde bir kahramanı oynamak çok daha ekstrem. 13’üncü yüzyıl duygusunda oynamak zorundasınız. Dönem oyunculuğu sergilemeniz gerekiyor ve buna da rejiyle siz karar vereceksiniz. Yönetmenin dönem oyunculukları konusunda üslubu ve bize de yakalatması bu dizinin başarısını ortaya koyuyor. Ekipte bir üslup birliği var. Bunu yakalamamız da çok önemliydi" diyen oyuncu, kendi yaş grubunda en çok farklı karaktere hayat veren kişinin de onun olabileceğini belirtiyor. Hepsini ayrı ayrı sevse de hiçbirinin bir kahraman özelliği taşımadığını söylüyor.


Yazı devam ediyor...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER