KISA... KISA...

- Neriman ile Koray’ın Sude’nin evlenip çocuk sahibi olmasına dair yaptığı sohbete bayıldım. Tam annelerimizin yaptığı dedikodular gibiydi. Kendi kızının bir gün anne olup olamayacağını düşünmeler, çocuğunu hala evin küçük kızı görmeler... O an kendi evimdeymiş gibi hissettim.

- İso’nun dürüstçe Sinan’a hislerini söylemesi çok yerindeydi. Ancak İso nasıl anlattıysa artık bence Sinan kendi aşkının o kadar büyük olmadığını fark etti. İso’nun aşkının karşısında Yasemin’i aynı şekilde sevemeyeceğinden ve kaybedeceğinden korkarak kendisi için en hayırlı kararı aldı. Zaten verilen mesajlar Sude ile yeniden yollarının kesişeceğini gösteriyor gibi... Aynen İso’ya daha iyilerini layık görsem de onun da daha Yasemin ile hikayesinin bitmediği aşikar.

- Yasemin’in ayrıca çok iyi bir dost olma yolunda ilerlediğine de seviniyorum. Defne için daha aklı başında öneriler verecek bir dost lazımdı. Nihan iyi arkadaş ama tavsiyeleri ilişki konusunda deneyimli olmadığından daha amatörce oluyordu.

- Hulusi dedeye bu hafta ayrı bir üzüldüm. Ne yaparsa yapsın yaşlı bir adamın torununu son kez kucaklamak ve ona ‘dede’ demesini istemesi kadar doğal ve içten bir şey yoktur dünyada.

- İstemede Nihan’ın “Kırılıp dökülmeden aşk olmuyor.” , Türkan teyzenin ise “Her şey bir şeye sebep.” sözlerini pek bir sevdim.

- Her gelin veren evin klasik geleneğidir damat tarafının gitmesiyle yapılan dedikodu. Biz de daha yeni yaşamıştık. Ancak zavallı Türkan teyzenin hevesi kursağında kaldı. Herkeste bir yas havası olduğundan kendi kendine konuştu. Tüm bu dedikoduları yaparken en çok Koray’ı sevmesine de sevindim. Sonuçta kızının Ömer ile birlikte sardığı dolmaların değerini bir o anladı.

- Bölümde gönlümü çalan Neriman oldu. Sevdim bu kadını. 30.bölümden beri istiyordum bu tarafını göstermesini. Teşekkürler kendisine. İsteme anındaki duyguları, akşam eve gittiğinde “kaderin oyunu” demelerini ve tabii ki en çok Defne’yi sarıp sarmalama şeklini. Defo’nun bir anneye ne çok ihtiyacı var tüm bunlar yaşarken değil mi? Yapayalnız savaş veriyor. Ama Neriman’ın dediği gibi yine de iyi olmayı başardı. Hep de iyi olacak. O iyi olduğu sürece de mutluluğu garanti. Ve eminim ki artık Neriman onun tasmasını tutuyor gibi gözükse de artık aşkları için tehlikesiz eleman. Aynen Sude gibi. İkisi de onlara bundan sonra zarar vermez. Yalnız kadının en hüzünlü anında bile magazini kaçırmaması da on puan: Türkan teyze ile Hulusi dedeyi hemen anladı.

- Tabii Ömer'e karşı Defne'yi "Her yerde seni aramış, deliye dönmüş kızcağız. Gecenin köründe bize geldi, ben de bırakmadım burada kaldı. Perişandı. Yazık. Ömer, Defne dosdoğru iyi bir insan. Her ne yapıyorsa, seni delice sevdiği için kaybetmekten korktuğu için... Yani böyle hemen kızma, en azından bir dinle." diyerek koruması. En azından bunu yapsınlar kıza. 

- Son olarak sözüm tüm yazımda bahsetmekten kaçındığım o isteme anına. Cenaze evi miydi? Anlayamadım... Ben en çok orada bir saniye bile Defne’ye aşkla bakmayan Ömer’e kırıldım. Son sözlerinden çok orada benim kalbimi parçaladı. Ne olursa olsun o an yüzük takılırken azıcık duygulanmalıydı. Bundan dolayı o yüzüklerin çıkarılmasına üzülmedim. İyi oldu. Bu şekilde takılan yüzüklerden kimseye hayır gelmez. O yüzükler daha anlamlı ve unutulmaz bir şekilde (Ömer’in annesinin yüzüğündeki gibi) yeniden bu bölüm takılması umudum. Sonra da Necmi’nin de dilediği gibi bu hafta pek övdüğüm Ömer’in elleriyle Defne’ninkiler sonsuza kadar hiç ayrılmasın.  

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER