''Peki,
bize anlatacağınız ilginç bir anınız var mı?'' dedik, 3 tane
birden anlattı.
Sevda Tepesi
“Hatırla Sevgili’de efsane bir mekân vardır. Ahmet’le
Yasemin’in gizlice buluştukları, seviştikleri, Ömer Hayyam’ın
“Bulut geçti, gözyaşları
kaldı çimende, gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?“
dizeleriyle özdeşleşen meşhur “Sevda
Tepesi”...
Senaryoda mekânı ilk okuduğumda aklıma hemen lise yıllarında
okul kırıp adaya bira içmeye gittiğimiz lunapark tarafındaki
kayalık geldi. Orada gün batımında deniz, bakır rengine döner,
inanılmaz bir ışık dansı oluşur, muhteşem bir resim verirdi.
Mekânı sevgili Ümmü ile paylaştım ve Sevda Tepesi’ni orada
çekmeye karar verdik. Mekân yayınlandığı andan itibaren artık
bir efsaneydi.
Projenin bitiminden yıllar sonra eşimle bir değişiklik olsun
diye iki günlüğüne adaya gitmeye karar verdik. “Hatırla”
döneminde sıkça çekime gittiğimiz Splendid otele yerleştik ve
fayton turu yapmaya karar verdik. Nereye gideceğimize karar verme
aşamasında, kararsızlığımızı gören faytoncu yanımıza geldi
ve “Sizi Sevda Tepesi’ne götüreyim, çok güzel, efsane bir
yerdir, ‘Hatırla Sevgili’yi izlemiş miydiniz?, şimdi bütün
sevgililer oraya gidip vakit geçiriyor.” dedi. İçime güzel,
sıcak ama buruk bir duygu yayıldı. Faytoncuya hiç bir şeyden
bahsetmedim, “Hadi götür bizi oraya.” dedim. Sevda Tepesi’ne
vardık. Faytoncu “Bir resminizi çekeyim, herkes burada resim
çektirir.” dedi. Fotoğrafımız da çekildikten sonra yolumuza
sessiz sedasız devam ettik.