Hülya ve Kerim, HülKer olmaya doğru ilerlerken birbirlerini
de tanımaya çalışıyordu. Ellerini, kollarını nereye koyacaklarını
bilemedikleri, heyecandan her an gülümsedikleri zamanlar geçirdiler. Ama bir
gün Hülya, çok kırıldı. Mehmet en zayıf noktasıydı çünkü. İşte o gün
birbirlerini anlamak için bir adım daha attılar, bir dönüm noktası daha
yaşadılar. “Ben artık sensiz yapamam!” repliği ilişkilerinin özetiydi,
yapamayacaklardı.
En büyük kırılma noktalarını ise, Hülya’nın Kerim’e resti
çekip gittiği o geceden sonra yaşadılar. Hülya’nın yerinde bir başkası olsa
asla izleyemeyeceğimiz bir şeye şahit olduk. Hülya, güçlüydü, gerektiğinde
çekip gidebilirdi. Çok sevse de gitmeyi bilirdi. İşte ben Hülya’yı en çok da bu
yüzden sevdim. HülKer için dönüm noktalarından bahsedeceksek Hülya ve Kerim’in
birbirlerinin oldukları o gece hayatlarındaki en önemlilerinden biridir. Artık
ne yaparlarsa yapsınlar birbirlerinden vazgeçemeyeceklerinin resmini çizdiler
bir bakıma. Ve huzuru, mutluluğu, neşeyi, aşkı birbirlerinde buldular.
O andan sonra ayakları yere basan, birbirlerini kaybetmekten
daha çok korkan, aile olmanın keyfini büyük bir iç rahatlığıyla süren bir Hülya
– Kerim ilişkisi izledik. HülKer’in en büyük dönüm noktasını ise gelecek
sezonda, Aylin meselesinin ışığında izleyeceğiz.
Hülya ve Kerim, onları tanıdığımız günden beri öyle değişti
ki. Sevgiyle, saygıyla, aşkla…
Hülya’nın yolu Kerim’le rastlaşmasa Hülya yeniden sevmeyi
öğrenebilir miydi? Böyle güzel sevilebilir miydi? Peki ya Kerim, bencilliğinden
sıyrılabilir miydi? Kerim’in kalbindeki güzellik her yanı güzelleştirebilir
miydi?
Sevmek, iyi gelir insana. Sevilmek de. Hayatın şarkısını
söylerken aşk da Hülya ve Kerim’e çok iyi geldi. Hayat Şarkısı da bana, bize...