Kerim, yıllar boyunca hayallerini sırtında taşımıştı. Bilim insanı
olacak, çevreye faydası dokunacaktı. O güzel gözlerinde taşıdığı gözlükleriyle
kitaplarına gömülürken naif bir insan olarak büyüyordu günden güne.
Kerim’in ilk dönüm noktası, babasıyla çıktığı yolculuğun
sonrasında Melek’le nişanlanarak İstanbul’a dönmesi oldu. Kerim, ailenin küçük
oğluydu, kimse ona kıyamazdı. O yüzden bu durumu çok da ciddiye almadı. Yıllar
geçti, okumaya Almanya’ya gitti. Bebek filleri sevme heyecanı ise kalbinde baki
kaldı. Bir bayram tatilinde, Bayram Bey nişanlısıyla bir araya getirdi Kerim’i.
Kerim o an isyan etti ama Bayram Bey isyanını umursamadı.
İlk günden beri Kerim’in salt para için babasının sözünü
dinleyen bir adam olmadığını söylüyorum. Kerim’in tek derdi para değildi, mutlu
ve huzurlu bir ailenin varlığı ona iyi geliyordu. Didişseler de babasını çok
seviyordu Kerim.
Yazı devam ediyor...