Naabeeer? Bence Ömer’in kulakları çok güzel, sizce? Hiç düşünmedim demeyin valla, oturun düşünün. Bence hepimiz birazcık Ömer’in kulaklarını düşünelim!... Düşünüyor musunuz? Defne sarhoşluğunun da etkisiyle Ömer’in kulaklarına duyduğu sevgiyi ve beğeniyi açığa vurduğunda ben de bir düşünmüştüm. Kulak deyip geçmeyin, en mühim doğrulama organlarından biridir. Kimi zaman gözün gördüğü doğru olsa da, bazen de göz kulağın teyidine muhtaçtır.

Mesela 7.bölümü hatırlayın; Defne ile Ömer’in hikayesinin başladığı veya ilk kırılmayla sekteye uğradığı bölüm. Gözünün gördüğünü, kalbinin fısıldadığını, bizzat Defne’nin ağzından kulaklarıyla duymak istemişti Ömer. "Bilmek istiyorum." demişti, çünkü kulağıyla duymadan gerçekliğine inanmayacaktı. Gerçi sonrasında duydukları pek hoşuna gitmemişti... Hayat işte, her zaman duymak istediklerimizi söylemiyor bize. Ömer'in kulakları da istemediği pek çok şeyi duydu. Mesela hayatta en nefret ettiği şey yalan olmasına rağmen sık sık çıktı karşısına. Bazen büyük oyunlar halinde, bazen de anı kurtarmak adına günlük yalanlarla sarıldı etrafı.

Her ne kadar zamanında Defne'ye "ne söylediğin değil ne yaptığın önemli benim için" demiş olsa da, Defne'nin "anlam veremediği" davranışlarını kestirip atmaktan ziyade, açıklamasını duymayı bekledi çoğu kez. Öğrenmek istediği bir sürü şeyi ise duyamadı maalesef. Misal Defne’nin Tramba'ya tasarım satmasının açıklamasından asla tatmin olmadı, evlerinin satılacağını ondan duymadı, içinde bir dikenli top gibi duran sırrını ve kavuşmalarını engelleyen derdini de bir türlü öğrenemedi. Tabi bazen de kendisi bile isteye gerçeklere kapattı kulaklarını, “Konuşmamız lazım, her şeyi anlatacağım!” diye peşinden koşan Defne’ye fırsat tanımadı.

Ama tüm bunlara rağmen içten gelen bir “Ömer!” hitabının kulağından geçerek kalbine ulaşan etkisiyle başlayan bu aşk hâlâ devam ediyorsa, bu aslında Ömer’in her zaman en samimi ve en gerçek aşk sözcüklerini duymasından kaynaklanıyor. Şimdilerde de en çok kulaklarının devreye girmesini bekliyoruz. Duysun artık şu sırrı, öğrensin ve tüm taşlar yerinden oynasın. Sonra tekrar yerlerine oturur, yeni bir düzen kurarlar nasıl olsa...