Ömer'in Kalbi
Ilgaz Gökırmaklı
“Önemli olan kalp güzelliği, gerisi önemli değil”. Normal şartlar altında bu cümleyi günlük yaşamımızda sık sık geçiririz aklımızdan. Gerçeklik payı bir yana bir nevi kendimizi mevcut şartlara hazırlama durumu söz konusu oluyor herhalde. Fakat bahsedeceğim kalp İplikçilerden Ömer Bey’e ait olunca işler birazcık değişiyor. Kalbinin güzelliğini geçtim böbreklerinin bile güzel olduğuna emin olduğum Ömer, hem kalbi hep kendi güzel olanlardan. Başka bir sözle devam edelim o zaman, “kalbinin güzelliği yüzüne yansımış” (Fakat, baya iyi yansımış :)
Kalp küçücük, hatta elimizi sıktığımızdaki yumruğumuz kadar küçücük bir mucize. Biyolojik yapısı ise oldukça şaşırtıcı. Hani kimi zaman göğsümüzden fırlayacak gibi atan, kimi zaman kırıldığını hissettiğimiz, bazense pır pır eden güzide bir organımız. En makbulü ise, içi sevgi ve iyilik ile dolu olması. Ancak en kutsal ve can yakıcı görevi içinde aşkı taşıyabilecek kadar güçlü olması. Ömer İplikçi’nin kalbi en başlarda birazcık hamlamıştı kabul, fakat Defne’sinden sonra işlerin nasıl değiştiğini gördük. “Aşk gerçekten iyileştirir, değiştirir” sözüne bir kez daha inandık. İşleri biraz geri sararsak, çocukken kalplerimiz hep temizdir, iyidir ama o minicik kalbin içine ilk sevgi tohumlarını eken annedir. Ömer biricik annesine doyamadı belki ama ona bıraktığı en önemli mirası her zaman kalbinde taşıdı. Sahi iyi kalpli olmak nedir? Mesela el emeği göz nuru kurduğunuz şirketiniz batarken bile çalışanlarınızı düşünüp gerektiğinde kendi prensiplerinizden vazgeçmek, iyi kalp belirtisi midir? Ya da şıkır şıkır ayakkabılarınıza, o rüzgar gibi afili duruşunuza, jilet keskinliğinize rağmen herkese eşit yaklaşabilmek size iyi kalpli dememize yeter mi? Peki ya sizi büyüten, dedeniz bildiğiniz ustanıza sonsuz vefa ile bağlanmak… Bu durum sizi “iyilik meleği” bile yapabilir mi acaba? Arkadaşlık duygusu da önemli bir kriter olabilir, mesela kardeşim dediğiniz can dostunuza “ben senin için yapardım kardeşim” diyebilmek ve her seferinde onu affetmek, sizi hem iyi hem de sabırlı yapmaya yetmez mi?
Bütün bunlar ve daha nicesi Ömer’in iyi, sevgi ve merhamet dolu bir kalp taşıdığının kanıtı. Ancak hepsi bir yana, bizi ona bu kadar hayran bırakan şey, Defne için aşk ile atan kalbi. Hani şu nefesimizi kesen, kalbimizi çarptıran anlar var ya, işte onlar hep aşkından. Kimi zaman kızdığımız o inadı da, dik kafalılığı da, buz şelalesi tavırları var ya, onlar da fazla doğruluk, dürüstlük ve iyilik arayışından.
Sevmeyi ve sevilmeyi şa-ha- ne becerebilen bu adamın kalbi o kadar aşk dolu ki, hem Defne’sine hem de sırrını affetmesine yeter bile. Çünkü kalp kırılsa da sever, o kadar bilge bir arkadaşımız kendisi. Çok şanslısın be İplikçi kalbi, en az senin kadar sevgi dolu, iyi ve aşkla atan eşini buldun, birlikte nice atmalara!