Bir Ömer İplikçi Anatomisi

Ömer'in Gözleri
Dilara Pamuk 

"Gözlerine bakarken 
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma, 
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde 
kayboluyorum... 
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum, 
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin: 

sırrını her gün bir parça veren 
fakat hiç bir zaman 
büsbütün teslim olmayacak olan..." 

Konu ne zaman Ömer İplikçi'nin gözleri olsa, Nazım'ın bu dizeleri gelir aklıma. Gözleriyle konuşan adamları her zaman çok sevmişimdir, kelimelerden yaptıkları tasarrufa nazaran, bakışlarıyla adeta susmazlar. Ömer'in de ağzından çıkmayan tüm cümleler bakışlarında saklı oldu hep.. Bazen "Hayır", bazen "Evet" dedi bakışlarıyla, Defne de bunları çok güzel okuyabildi. Ama çoğu zaman çok daha derin cümleler kurdu Ömer İplikçi, yalnızca bakarak.. Bakışları çok güzeldi. Öyle ki, Defne'sinden başkasına, bu kadar güzel bakmasını, kabul edemiyorduk.

Defne, Sinan'ı seviyor zannetti, acı bir tat yükledi gözlerine. Sinan tasarımları Tranba'ya verdi, öyle bir baktı ki Sinan'a, "Küfretse daha iyiydi" dedik. Kara gözlerinden bir damla yaş düştü, hüzün keder yüreğimize yaslandı, "Sen ağlama.." dedik, ağlayarak. Defne'sinin Deniz'le dans ettiğini gördü, "Eyvah" diye yapışıp kaldık yerimize. Defne'nin tasarımını Tranba'ya sattığını, öğrenebileceği en kötü şekilde öğrendiğinde, gözlerinin karasına boyadığı duvar gibi, kapkara bir sis çöktü yüreğimize. Defne'sinin ruhunda gördüğü mutsuzluğu, aldı kendi gözlerine yerleştirdi bazen, içimiz tiredi. Hele ki Daktır Selim'e bakışları yok muydu, gözlerinden çıkan ateşte, adeta yandık, kavrulduk...

Tüm bunlar olup biterken, bir tek Defne'sine karşı bakışları hiç değişmedi, aşkın resmini yapamazdık belki ama bir adet Ömer İplikçi fotoğrafıyla kanıtlayabilirdik. İlk günden beri, hiç ayırmadı Defne'sinin üzerinden gözlerini. 19 Haziran 2015 akşamı, "Bakışlar, bakışlar..." diye hayatımıza girdi, kendi bakışlarını yetmiş milyon kadını ekrana kilitleyeceğinden habersiz. Defne'ye, "Çok güzel bakıyorsun bana.." derken; kendisinin Defne'ye, "Doymadım, doyamadım sevmelere seni ben" dercesine baktığının farkında değildi sanki. 

Bir adam düşünün, "Seni seviyorum" demesine gerek kalmadan, gözleriyle anlatabilsin. Ve yine bir adam düşünün, sevdiği kadına bakışlarıyla, kendisine ait olduğunu hissettirsin. Hatta öyle bir adam düşünün ki, "Ayrılıklar da sevdaya dahil, çünkü ayrılanlar hala sevgili..." dizelerini döksün gözlerinden, sevdiğinden ayrı olduğunda...

Bence, bazen patlayacak bir volkan gibi, bazen yavru bir köpek gibi, bazen sevgiyle, bazen de öylesine sevgiye muhtaç bakan o gözler; huzurun en sağlam kanıtıdır.

Kıssadan hisse; Ömer'in günlük kelime kotası 50 olabilir ama gözlerinden dökülenlerin yanında, dünyanın bütün cümleleri fakir kalır. Çünkü; Ömer İplikçi'nin tüm serveti, bakışlarındadır. 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER