Sefer ile Sema Meselesi: Olmaz böyle şey, yoksa rüya mı?

Sefer ile Sema Meselesi: Olmaz böyle şey, yoksa rüya mı?
Ama Sefer Sema’ya sürpriz yapmak için yüzüğüne isimlerini yazdırdığını düşünürken, kuyumcunun azizliğine uğramış, Sema da tam yumuşayacakken triplerine yenisini eklemişti. Üstelik Sefer’in fotoğrafını Dafne’nin odasında görünce, sinirlenince zekasını ne kadar korkutucu bir şekilde kullanabildiğini görecektik. Dafne de Sema’nın thug life formundaki gazabından kaçamayıp bir hayli utanç verici bir pozisyona düşecekti.


"Seda mı?"


"Sen etkilendin galiba?"

Ama asıl patlamayı Sefer’e yapacaktı. Fotoğrafının çekildiğinden habersiz yüzük mevzusunda yaşananlarla ilgili kendisini affettirmek için Sema’nın kapısına gelen Sefer, kucağındaki hediye Beşiktaşlı panda ayısıyla ne kadar sevimli duruyordu öyle? Hiç mafya tetikçisi gibi bir hali yoktu doğrusu. Kadın aslında her şeyi güzelleştirebilir, ehlileştirebilir. Erkeklerin yönettiği dünyanın haline bakarsak, kadının eksikliğinin nelere sebep olduğunu anlayabiliriz sanırım.


"Sürpriz!"


"Bu ne?"

Dafne ne tesadüf ki Sefer’in büyüdüğü yetimhanede buluşmayı teklif edince, ister istemez anılara dalıp duygusallaşmıştı Sefer. O sırada da kendisiyle ilgili birkaç bir şeyi anlatıvermişti. O kadarı bile Sema’yı sinirlendirmeye yetmiş, Sefer’in akşamı Sema’yla birlikte geçirme hayalleri suya düşmüş, bir anda kendisini Zülfikâr’la çorba içerken bulmuştu. Pandaya da yazık olmuştu tabii.




Ağlayalım beraber.



Ertesi gün de ikili arasındaki gerginlik devam etmiş, ama birbirlerini üzgün görmeye dayanamayınca daha fazla mesafeli kalamamış, hemen arayı düzeltmişlerdi. Birbirini seven iki insanın, zor zamanlarda birbirine ihtiyaç duymasından doğal ne olabilirdi? Şeker gibi, şerbet gibi bir çift oluyordu SefSe giderek. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER