Anka kuşu / Simurg
Efsanelere göre
bilgeliğin, kendini aramanın, ölümsüzlüğün sembolü olagelmiş Anka kuşu; Kaf
dağında yaşar, bir tür ateş olup kendi kendini yakar ve kendi küllerinden
yeniden doğardı... Ömer’e belki hayatının en karanlık anında elini uzatan mavi
saçlı kız ise, avucunun içine koyduğu Anka Kuşu’nu -yani Simurg’u- “kanatlarını
açtığı zaman, dünyadaki bütün bitkilerin tohumlarının döküldüğü, bu tohumların
dünyanın dört bir yanına saçılıp şifalı bitkiler büyüttüğü, böyle böyle
dünyadaki bütün hastalıklara şifa olan kuş” olarak anlatırdı...
Bazen sembolleri,
onlara dokunanlardan bağımsız yorumlamak çok zordur. Bu sebeptendir ki Anka
kuşunu, onu Ömer’e ilk veren mavi saçlı kıza yormaya meyleder, bir de o kız
acaba şimdi Ömer’in hayatına bu yolla bir daha girmek üzere olan Fikret Gallo mu
diye düşünüp hayıflanmaktan kendimizi alamayız... “Anka mıdır nedir, madem
kendini yakıyormuş, yaksın gitsin o zaman!!!!” türünden dikenli, dehşetengiz düşünceler
dökülür aklımızdan; ve aslında o kanatlara tutunup göğe yükselebileceğimizi ve
büyük resme kuş bakışı bakabileceğimizi atlarız.
Bu sebeple, o
mavi saçlı kızın verdiği Anka kuşunu, Ömer’in yıllarca ortadan kaybolmuş
eşyaları arasından çıkarıp evinin orta yerine asan kişinin Defne olduğu
gerçeğini sislerin arasında kaybedebiliriz... Anka kuşunun hikayesinin herkesten çok;
babasının annesinin gidişine rağmen yıkılmayı reddeden, onu hala sevenler için
yaşayıp kendisinden vazgeçen, yine de ne olursa olsun bir ağaç
kavuğuna sinmek yerine her defasında yeniden göğe yükselen, ve kendini yakarken de dünyaya derman olan Defne’nin hikayesi olduğunu gözden
kaçırabiliriz... Bir gün bu kuşun; Ömer’i sevdiği ve güvendiği herkesten ve her
şeyden koparmamak için anlatamadığı tüm gerçekleri içine gömüp kendini yakan
Defne’den başkasını olmadığını göremez hale gelirsek şayet, ben derim ki; Ömer’in duvarında asılı olan anka kuşu gibi, bizim de aklımızda Defne'nin boynunda asılı olan şu anka kuşu kalsın:
;)

Bu arada, bir de
yelkenli var... Evet, onu da Fikret Gallo yapıyor, ve rüzgar onu Sinan’dan
Ömer’in masasına sürüklüyor... Ama o yelkenli, bakınız aslında yıllar öncesinden
beri yine kimlerin hayatlarının orta yerinde...
^.^

