Kiralık Aşk'ın şifreleri: Elma, kuş, vesaire vesaire...

Rüyalar

Daha eli eline değmemiş olan Defne’yi rüyasında, kendi gömleğinin içinde, Çarşamba cadısı saçlarıyla masanın üstüne oturup çilek yerken gören Ömer’in halinden anlamamız gereken, hormonların tavan yaptığıdır elbet, daha fazlası için müneccim olmaya gerek yok. Ama aynı Ömer beyleri, bazı Defne hanımları soğuk bir sonbahar gecesi “güvenmiyorum” diyerek bir bank tepesinde bıraktığı gün daha fena şeyler çarpmış olacaktır ki; ekselansları rüyasında bu kez yüzünü açmaya elinin gidemediği bir rakibi eskrimde nakavt ettiğini görür. Velhasıl, Ömer beylerin rüyaları bile biz sıradan fanilerin birkaç gömlek ötesindedir! Fakat onları deşifre etmeye çalışmak da Kiralık Aşk sevdasına dahil bulunmuş; beyin jimnastiği olarak zihni sağlıklı tutmak adına uzmanlar tarafından Kiralıkçılara reçete edilegelmiştir.

“Neden şiir”den sonra, “neden eskirim”dir o zaman Ömer bey? Çünkü Ömer İplikçi olmak, insanın en temel savaşını, yani kendi kendisi ile olan mücadelesini; yüzyıllar boyunca gladyatörlerin, şövalyelerin onur, adalet ve centilmenlik düellosu olagelmiş eskirim sanatıyla anlatmayı gerektirir de ondan! Şüphelerine yenik düşen Ömer; Defne’ye inanmak, güvenmek, koşulsuzca sevmek isteyen Ömer'i tek bir keskin hamleyle nakavt eder. Aslında hem güvenemediği için kendisi; hem de güvenemediği Defne’sidir Ömer’in kendini korumak pahasına o kılıç darbesiyle yere serdiği... Ama asil Ömer İplikçi’nin savaşında bile asalet vardır, kan dökmez. O nedenle vahşi bir gladyatör arenası değil, adeta buz kesmiş bir eskrim sahasıdır bilinç altına -veya vicdanının orta yerine- kurulan. Eh, Ömer işte!

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER