“Apollon ve Daphne”ye karşılık “Ömer’in Defne’si”
Vakti zamanında
Defne’yi anlatmak için ‘defne’nin anlamının derinliklerine daldığımda, şunu
bulmuş ve yazmıştım: Defne, Akdeniz
defnesi, yaz kış yeşil kalır. Bu özelliği nedeniyle yüzyıllardır ölümsüzlüğün,
kahramanlıkla birleşmiş erdemin simgesi sayılmıştır. Yaprakları kokulu,
şekilleri mızrak ucu gibi, kenarları dalgalıdır... Efsaneye göre Apollon, bu
yapraklardan kendine bir taç yapmış, ve bu tacı başından ilelebet çıkaramamıştır.
Öyle değil midir ki bu defne ne kadar da masum ve saf bir şekilde Ömer’in
Defne’sini andırmaktadır! Üstelik Defne bizim için de artık her Cuma evimize
konuk olan basit bir misafir, “kiralık bir aşk” olmaktan çıkmış, Antik Yunan
mitolojisine ait bu destandaki gibi bir defne ağacına dönüşüp her birimizin
içinde kök salmıştır.
Ömer’in geçmişi
ve kökleriyle olan en -belki de tek- sağlam bağı olan Sadri Usta’sı Defne’yi ilk
gördüğünde “demek Ömer’in Defne’si sensin” der. Onun neredeyse hiç bir şey
bilmeden -belki Ömer’le Defne’nin kendisi bile önce- aralarındaki bu aidiyet ilişkisini anlamış
olmasını yadırgamayız. Çünkü Sadri usta, Ömer’ini belki Ömer’in kendisinden bile
daha iyi tanır; ve yüzyıllar öncesinin destanlardaki umutsuzca aşık olduğu
Daphne’yi bir türlü bırakamayan Apollon gibi, Ömer’inin de onu bir gün istemeden
bırakmak zorunda kalacak olan Defne’sine nasıl umutsuzca tutulduğunu anlar...
Çünkü Kiralık Aşk da bir noktada bir masal, bir destandır...