İlk görüşte aşka inanır mısınız? Peki bunu ya Defne ve Ömer’e sorabilseniz? Şimdi hepimiz durup şöyle bir itiraf edelim. Kaçımız Kiralık Aşk yolculuğu boyunca ara ara bu sahneye geri dönmek istemedi? Kaçımız kendi kendine düşünmedi; “Acaba dudaklarının buluştuğu o dehşetengiz andan beri mi Defne, Ömer’in Defne’si?” “Aşklarını oyundan, 200 bin TL’den, yüzükten, 1940 basımı Aşk ve Gurur’dan önce acaba o okkalı tokat mı mühürledi?”
Defne’yle Ömer’in tanışma sahnesi, “en büyük aşklar nefretle başlar” klişesinin en “Defne ve Ömer”ce unufak edilip yıldızlara üfürülüşüdür bir bakıma... Cool’luğundan ödün vermeyen seviyeli centilmen Ömer beylerin; hafif sarsak fakat sempatik, gözü pek ve dediği dedik Defne hanım’ları salon erkeği çizgisinden çıkarak öpüvermesi; apar topar sürüklenirken “bizim böyle bir hizmetimiz yok beyefendi”yi araya sıkıştırıveren Defne hanım’ların da bu “allahın manyağı”na hayatının tokadını yapıştırıvermesi... aslında tam da sakinliği içinde sürprizlerle dolu Ömer İplikçi ile otoritelerce en iyi “Defne işte!” diye tanımlanabilen Defne Topal değildir de, nedir?
Velhasıl onlarca gülüş, çapkın bakış, çırpınış, kaçışın sonu da bu sahnedir başı da. Onlar pek hatırlar görünmezler bu sahneyi ama, Ömer’le Defne’yi Ömer ve Defne yapan her şey aslında bir bakıma bu sahnede gizlidir.