Küçük Prens'i bugüne dek, sayısını hatırlamadığım kadar çok okudum. Bu yazı, üzerine düşünülmüş bir yazı değildir, eminim bir kez daha Kiralık Aşk sahneleriyle bağdaştırmak üzere Küçük Prens okuyacak olsam, başka sahneler için, başka cümleler de bulabilirdim. Yazının başında da bahsettiğim gibi, bana kalırsa Küçük Prens, her yere çokça yakışıyor. Fakat bu yazının, bugüne dek izlerken aklıma gelen ve bir kenara not ettiğim Küçük Prens cümlelerinden oluşmasını istedim.
Küçük prensin, "büyükler" üzerine yaptığı olumsuz ama gerçek tespitlerin, tez zamanda Hulusi ve Neriman'la uyumlu hâlden çıkmasını temenni ettiğimi, not düşmek isterim. Umarım, onlar da yürekleriyle bakabilmeyi öğrenirler ve sayılardan uzak dururlar!
"İnsanların artık anlamaya zamanları yok. Dükkânlardan her istediklerini satın alıyorlar. Ama dostluk satılan bir dükkân olmadığı için dostları yok artık." cümlesi geçer Küçük Prens'te. Kiralık Aşk'taki her sağlam dostluk ilişkisini izlerken, gülümseme sebebim olur mesela bu cümle. Çünkü dost olmak, yabana atılmayacak kadar önemli ve değerli bir kavramdır. Ve sanırım, Kiralık Aşk'ın en sevdiğim yanlarından biri de dostun dosta ihanetine çok yer verilmemesi. Çünkü dostluk çok güzel şey vesselam!
Herkesin birden çok kez okumasını altını çizerek tavsiye ettiğim Küçük Prens'le, bugünkü yolculuğum, böylece Kiralık Aşk'la buluştu işte. Dostluk, aşk, yetiştirdiğimiz bir çiçek, besleyip büyüttüğümüz bir hayvan... İlişki kurmanın en temel yolu, Küçük Prens'te de bahsedildiği gibi evcilleştirmekten geçer. Ve unutmamak lazım, "Evcilleştirdiğimiz şeyden, her zaman sorumlu oluruz." Defne ve Ömer'in de birbirleri üzerindeki sorumluluklarını, hiçbir zaman unutmamasını dileyerek noktalıyorum satırlarımı.
Sevgiyle...