Adını
Feriha Koydum - Rıza
Duygu Tombak
Baba
ve kızları arasında her zaman çok özel bir frekans vardır. İşin
garibi teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin bu frekansın çözebilen
bir araç henüz geliştirilemedi. Lakin ne birine ana-baba, ne de
birinin kızı-oğlu olmadan önce insanız işte. Kendi içimizde
mutlak kabul ettiğimiz doğrularımız, kırılmayacak tabularımız,
kati suretle yanlış kabul ettiğimiz şeyler var. Bu durumların
hepsi baba, anne, elti ya da görümce olmakla alakalı değil.
Rıza
Yılmaz, Feriha’nın babası, kendi inançları doğrultusunda var
ettiği doğrular ve yanlışlar ile babalık hisleri arasında
sıkışmış birisi. Yani ortalama bir Türk babası. Aile olarak
neler neler yaşadılar. Yalanlar, gerçeklerden kaçışlar, evden
kaçmalar, zorla nişanlar, sürpriz nikâhlar... Tüm bunlar ve daha
fazlası olurken Rıza’nın kalbinin bir yanı kızı Feriha’nın
mutluluğu için çarptı. Diğer yanı ise milli mottolarımız
olan: “El âlem ne der?” ya da “Bizim örfümüz, âdetimizde
böyle bir şey yok!” şeklindeydi. Ne kızı babasının
doğrularına ne de babası kızının doğrularına inandı. Adını
Feriha Koydum
dizisi boyunca hep bir çekişme izledik. (Rıza, sadece Feriha’ya
değil, Feriha’nın ikizi Mehmet’e de kök söktürmüştü.)
Velhasıl
kelam, bir baba olarak Rıza gerçekten zordu. Bizim hafızalarımıza
da öyle kazındı. Benim Rıza’dan anladığım otoriter, prensip
sahibi olmak başka şey; mutaassıplık kisvesi altında evlatlarına
dünyayı dar etmek başka.