Sefer kızgındı, kırgındı, kendi deyimiyle ölmüştü hatta cenaze namazı bile kılınmıştı
(ne acı söylemlermiş bunlar :/), haklıydı. Ama Sema’nın gözünün önünde yaşadığı
kafa gidikliğini acımasızlıkla karşılayacak birisi değildi. Her şeyi geçtim,
bazı parçaları birleştirecek kadar kafası çalışan bir insandı. İsmail - Poyraz
bağlantısı bile deşifre olmuşken bu ayrılığın mânâsızca sürdürülmesi, biraz
değil bir hayli şovdu bence.

"Seninle alakalı bir şey konuşmam merak etme."
"Oğlum imkânsız olsun zaten, ona bir lafımız yok, ama bu kadar da olmaz ki ya."
Ben böyle yaşıyorum işte…
Bir şeylerin acısı, bir şeylerin anısıyla…
Lale
Müldür