Sefer ile Sema Meselesi: Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var..

Sefer ile Sema Meselesi: Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var..
"Seni bu acıya ortak edemeyecek kadar çok seviyorum."
Merhaba,

Son buluşmamızın üzerinden bir Ramazan, bir bayram, artık sayısını takip edemediğim kadar çok terörist saldırı, bir yığın yarım kalmışlık ve trajedi, 2016 yılında tanklar, jetler, helikopterler, sonic boom’larla sınandığımız bir darbe girişimi, bir EURO 2016, birçok sezon finali geçti sevgili okuyucu. Bu kadar arayı planlamamıştım aslında, hatta sıraladığım bu büyük büyük, idraki zor olayları revize etmem gerekti, yazmak için tekrar heves ve bir nebze mânâ bulabildiğimde. Velhasılı kelam, yazının başlığının ne olacağını yazıyı daha bitirmeden biliyordum da, yazının içeriğinden âzâde olarak, bizzat kendisine de tatbik edilebilir hale gelebileceğini hiç düşünmemiştim.

Milletçe çok az güldük, genelde üzüldük, çokça sinirlendik. Çoğunlukla aklımıza mukayyet olmaya çalıştıksa da, arada “İmkânı olan delirse mi acaba?” diye düşünmedik değil. Biraz sakinleşince, yine sevgiden, anlayıştan ve hoşgörüden başka çıkış yolumuzun olmadığını anladık, en azından öyle olduğunu düşünmek istiyorum.

Ben de bu süre zarfında okumaya, yazmaya, arkadaşlarla sohbet etmeye, sanata sığınmaya devam ettim. Fırsat buldukça ve içimden geldikçe Behzat Ç. izledim kafayı dağıtmak için ve “Seviyorum merkez.” diye ağlarkenki haline çok üzüldüğümüz Harun’la, uğruna sabahtan akşama kadar past continuous tense çalıştığı Eda’nın kavuştuktan sonra insanı aşktan soğutan iticilikte bir çift olduklarını hatırlayarak, beyazcamda gerçekten severek seyredilesi çiftlerin çok sık karşımıza çıkmadıklarını bir kez daha anladım.

Kısacası, hâlâ unutmayan ve okumaya istekli insanlar mevcut ise, sona doğru yaklaşan hikâyemize devam etmek istiyorum, bir miktar güzel şeyler düşünmek için bile olsa.

Peki dizinin ikinci sezon finalinde nihai akıbetleri izletilen Sefer’le Sema’nın başlarına bu noktaya kadar neler gelmişti? Çıkan kısmın özeti:

Başlangıçta bir Demir Lady olarak tanıdığımız Sema, bir yerden sonra başına gelenlerle adeta bir Acıların Kadını Bergen haline gelmişti. Birkaç hafta içinde, yıllardır hapisten çıkmasını beklediği babasının katili Erhan’ı elinden kaçırmış, üstelik adamı özellikle yardımını istediği Sefer kendisinden saklamış, Bahri’nin hapse girmesinin şokunu atlatamadan, Erhan’ı bulup konuşturunca bir şok daha, üstelik kendisini evlere kapatıp, şişelere sığındıracak bir depresyona sürükleyen hayatının şokunu yaşamıştı. Belli ki güvenmeye başladığı Sefer’in de kendisine yalan söylediğini anlayınca Baba’ya silah çekmiş, kimse ölmemiş olsa da Sema gemileri yakmıştı. Bahri – Sema arasında ipler tamamen koparken Zafer boş durmamış, Bahri de Zafer’in oltasına gelip hainlikle suçladığı Sema’nın ölüm fermanını imzalamıştı. Neyse ki son anda kahramanımız Poyraz sayesinde kurtulan Sema, birkaç gün sonra öz babasının ablasının intiharına, annesinin Alzheimer hastası olmasına sebebiyet veren pedofil bir sapık olduğunu öğrenip yine darmadağın olmuştu. Tam hayat eski haline dönmek üzereyken bu defa da annesinin intiharıyla yıkılmış, hemen sonrasında da mahpus damlarına yollanmıştı, üstelik yeni yeni yakınlaşmaya başladığı Sefer’i de neredeyse kaybedecekti. Bir şekilde kısa zamanda hapisten çıktıklarında Sefer’le muradına ermek üzereyken, önce hafızasında bir sorun olduğunu kabullenmiş, sonra doktorun teşhisiyle rahatlamış, fakat tam da düğününden birkaç gün önce aynı doktorun verdiği kara haberle tamamen yıkılmıştı.

Ketum, gözü pek ve sadık bir mafya elemanı olarak tanıdığımız Sefer’i, Sema’ya olan aşkının çeşitli evrelerinde izledikçe sevmiştik. Daha ilk bölümden Sema’ya yanık olduğunu anlamış, Zülfikâr bir çilingir sofrasında “Bu kız senin dengin değil.” diye Sefer’i darlarken, başka bir rakı masasında Sema Sefer’in melûl bakışlarını hiç mi hiç fark etmeden ‘sevenlere’ kadeh kaldırırken, Baba “Git âşık ol öyle gel.” diye adamı terslerken, sonunda aşkını itiraf ettiğinde Sema “Kusura bakma Sefer.” derken hep kendisine üzülmüştük. Baba ile Sema arasında kaldığında canımız sıkılmış, Sema yerine Baba’yı seçince hayal kırıklığına uğramış, ama Sema’yı kaybettiğini sandığında Baba’yı bile bırakıp kaçıp gitme kararı verdirten acısını hissetmiştik. Sonunda Sema’dan bir umut ışığı görmüştü ki uzun zaman çıkmamak üzere hapse girdi, bu arada karşısına çıkan, sevdikleri için kendini kurşunların önüne atma şansını da kullanmıştı ama neyse ki bir anda her şey beklemediği kadar iyi gitmeye başlamıştı. Sema’nın hasta olmasından çok korkup sonra rahatlasa da, nişanlılık sürecinde birtakım kıskançlık ve triplerden de çekmedi değil. Fark edebileceğiniz üzre Sefer’i bizim gözümüzde Sefer yapan Sema ile ilişkisi olmuştu, zira henüz geçmişi, ailesi vs. hakkında çok fikrimiz yoktu, mafyasal kısımlarsa kişiliği hakkında çok kısıtlı veri sağlıyordu. Sema’nın doktorun muayenehanesinden ayrıldığı dakikalarda,  Sefer heyecanla Sema ile hayatını birleştirme hazırlıkları yapmaktaydı.

Yazı devam ediyor..

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER