Eşek
değilmiş. Uyuyan kadının odasında hayalet gibi korkunçlu korkunçlu oturup,
kabustan uyanmasını beklemesini saymazsak, çok da güzel bir şekilde köşeye
sıkıştırmıştı Sema’yı Sefer. Öfkesinden uzaklaşmış, özlediğimiz sevgiyle bakan
Sefer olmuştu. Kaç bölümdür hasret kaldığımız SefSe’ye ulaşmamıza çok az kalmıştı.
Ay olabilir miydi öyle bişey, lütfen olsundu çünkü.
Fakat
yine olmadı. Bir klişe kroşesi daha yiyorduk en beklemediğimiz anda suratımıza
suratımıza (Tam önemli bir şey
söylenecek/itirafta bulunulacakken acil telefon gelmesi, yangın çıkması, at
tepmesi vs.). Zülfikâr en münasebetsiz anda arayıp tüm muhabbete limon
sıkmayı başarmıştı.
Yine
yeni yeniden kafasızlığının cezasını ödeyen Sadreddin narkozsuz ameliyatı
tecrübe ederken Sefer ve Sema olay yerine birlikte gitmişler, lakin anlaşılan o
ki az evvel göz göze bakanlar onlar değilmiş gibi, gidene kadar hiç
konuşmamışlardı. Zaten olaylar yatışınca Sefer yine bir anda arazi olmuştu.
Bizim bildiğimiz Sefer, gerçeğe bu kadar yaklaşmışken Sema konuşana kadar
peşini bırakmazdı.
İkisini
bir arada gören Baba’nın azarı ve Mete’nin gazıyla bu defa Sema bir adım atıp
Sefer’i görmek ve eve geri getirmek üzere yetimhaneye gitmişti. Bölüm klişemizi
henüz hazmetmişken yeni bir klişe ile daha sarsılacaktık (Bkz: Bir üstteki klişenin kıskançlık ve fedakârlık soslu olanı). Her
şeyi anlatmaya karar vermiş olan Sema, tam da Dafne Sefer’in elini tuttuğu
anda gelip, kendisini gören Dafne’ye “Şişş, çaktırma” işareti yaparak olay
yerinden uzaklaşacaktı. Bir de üstüne Dafne’ye “Size mutluluklar.” diyerek tüy
dikecekti.
"Hoşgeldin Sefer."
Fakat
yetimhanede yaşamaya devam ettikçe hikâye için çok atıl vaziyette kaldığından
olsa gerek, Baba ayağına kadar giderek Sefer’i eve dönmesi için ikna etmeye
çalışacak, Sefer önce kabul etmese de, Baba’nın can güvenliği tehlikeye girince
önce Baba’yı son anda kurtarıp sonra kendine gelecek ve eve geri dönecekti.
Sefer eve doğru yol alırken Mete’yle çay içip Dafne-Sefer ilişkisinin
olabilirliğini tartışan Sema, neyse ki bir de bu vaziyette Sefer’e basılmamış
(bir bölüme üç klişe artık SefSe’nin bile istiap haddini aşardı sanıyorum)
fakat Sefer ve kankaları tarafından maalesef devamı da gelecek olan can sıkıcı
bir tavırla karşılanmıştı.