Ranini | Bu Şehir Arkandan Gelecek (GELMEDİ)
Yeni başlayanlar için hemen söylemeliyim ki "ilk bölümün günahı olmaz"cılardan değilim.
Aksine, ilerleyen günlerde haftada bir bölüm yetiştirme telaşına girileceğini düşünürsek en çok da ilk bölümün günahı olur; zira ilk bölümler için haftalarca çekim yapılıyor.
Dolayısıyla, bölümü şaşkınlık ve üzüntü içinde izledim.
Çağrı Vila Lostuvalı, Poyraz Karayel'de rejisini, dilini, duygusunu heyecan içinde izlediğim, ödüller almış, benim de genç jenerasyon içinde en umut bağladığım yönetmenlerden biridir.
Kurmaya çalıştığı dünyaya inanmadım ve sıradan buldum.
Senaryonun çok düşünülmemiş, özenilmemiş, ilk akla geleni hemen uygulamış yüzeysel havasına rağmen arka planda kalan baba-oğul çatışmasının işlek olduğunu düşünüyorum.
Oradan yürürlerse hiç değilse elimizde bir izlek olur çünkü dün akşam yayınlanan bölümün net bir vaadi
yoktu.
"Biz ne izleyeceğiz" sorusuna "valla ortaya karışık yaptık bişiiler" der gibiydi. Bölümü yaklaşık 120-130 dakikaya düşmek için atılan sahnelerin yarattığı "hoppalaaa!" duygusundan bahsetmiyorum bile... (Sahne atıldığını nereden mi biliyorum? Aksi halde neden oyuncular o derece manasızca "mizansenim ben" diye bağıran bir sahneyle sırıl sıklam olsunlar? Elbet o ıslanmaların bi de kuruma aşaması vardır diye düşündüm.)
Kerem Bürsin'e gelince.. Onu televizyonda gördüğüm ilk günden beri şahane bir "bad boy" olduğunu, üzerine proje yapılacak kadar da sağlam bir ekran figürü olduğunu ısrarla söyledim. Bugün de sözümün arkasındayım. Bir şartla. Bürsin, spora verdiği önemin yarısını da -gün geçtikçe daha da çok bozulan- dilini düzeltmeye vermesi lazım. Daha kaç kez şahane potansiyelini "Ali Simit" kalıbına sıkıştırıp, vasatı kovalayacak?
Leyla Lydia Tuğutlu iyi seçim olmuş çünkü rol tam durmalık.Tuğutlu da ekranda gayet sıcak duruyor. Bürsin'le enerjilerini sevdim. Olur yani.. Gürkan Uygun tam yerine oturmuş. Çok tecrübeli bir oyuncu olduğu için de kazaya uğramadan hikayede oyun bütünlüğünü korumayı başarmış. Nilperi Şahinkaya'nın, "esas kızın tatlişko arkadaşıyım ama beş bölüme kalmaz kötü kız fazına geçicem" tadı aldığım minicik performansını; Seda Akman'ın yarattığı "sıkışırsak üvey çıkabilirim" efektini; Burak Tamdoğan'ın İstanbul'u mesken tutmuş "Anadolu Kaplanı" yorumunu sevdim.
Hikayenin müşterisi değilim. Çoğu zaman sevmediğim hikayelerde de işin nereye gideceğini merak eder, tutunacak bir dal bulur izlemeye devam ederim. Ancak
Bu Şehir Arkamdan Gelecek'te merak edeceğim pek bir şey bulamadım.
Emeği geçen herkesin gönlüne bereket.. Ekran ömrü uzun olsun..