Eda Nurçin | İstanbul sever seni, sen onu seversen!
‘Sen hep dersin ya: "Her şehrin bir tadı vardır" diye, bu şehrin tadı
da kokusu da KAN benim için.’
Fragmandan aşina olduğumuz bu cümleyi itiraf etmek gerekirse pek anlamlandıramamış, ne demek
istendiğini anlamamıştım. Meğerse öncesi varmış lafın. Gerçekten de her şehrin farklı bir
tadı var. İstanbul’un hele, bambaşka bir tadı var. Herkese göre değildir
mesela İstanbul. Sen onu sevmezsen, o senin yüzüne bile bakmaz. Ama seversen, aşk olur bu şehir insana.
Ali Smith ile tanıştık bugün. Bu şehrin tadı da koku da
kanmış onun için. Hikayesine baktığımızda haksız da sayılmaz. Derin’in
hikayesi ve bulunduğu durum da aslında başımızı kaldırsak dışarda çok fazla görebileceğimiz
türden. Aile baskısından kurtulmak isteyen bir kızın hikayesinin, hayatı deniz
üzerinde geçen, kalbi derin acılarla dolu fakat aslında daha hayatını hiç
yaşamamış bir gencin hikayesiyle kesişmesine şahit olduk. Güzel bir yolculuğun
başladığını hissediyorum.
İlk bölümü dolu dolu olup, bir o kadar da akıcı olmayı
başarabilen çok az dizi vardır bence. Bu da onlardan biriydi. Bir an bütün
bölüm takside mi geçicek acaba diye kafam kurcalansa da, güzel bir İstanbul
turu yaptık sayelerinde. Ali Smith'le dizinin başında güzel bir dövüş
sahnesiyle tanıştık. Kerem Bürsin bu karakter için değil de, karakter Bürsin
için yaratılmış o çok bariz. Derin’in hayatının dansını da izlemek
çok keyifliydi.
Tuğutlu-Bürsin kimyası tutmuş bunu açıkça hissettim. Çok fazla altyazılı sahneler görmeye pek alışık olduğumuz bir şey
değil. Genel olarak sevilir ve tercih edilir mi bilemem ama bence farklı ve güzel olmuştu. Fakat Kerem Bürsin’in o
aksanlı İngilizce'den hemen sonra Türkçe'ye yaptığı geçişlerde ne dediğini çok fazla
anlamadığım ve kaçırdığım sahne oldu. Sorun bende mi? Bilmiyorum. Ama
anlayamadığım için tekrar izlediğim sahne sayısı maalesef çok fazlaydı. Sanırım
dizide tek rahatsız olduğum nokta bu oldu.
Oğlunu öldü bilen yıkılmış bir babanın tekrar hayata
dönüşünü, şampiyonla beraber biz de hissettik. Ali ve Şahin Vargı
gerçekte de baba-oğul deseler inanacağım bir kıvama getirdiler beni. Müthiş uyumlu
bir boksör aile hikayesi izleyecek gibiyiz. Bunun yanında Derin-Ali ve ne üdüğü
belirsiz nişanlısı Yiğit üçlüsünü de merakla bekliyorum.
Yayın gününün Çarşamba
olmasından dolayı biraz endişe duysam da dizimizden çok
memnun kaldım. Bir Çağrı Lostuvalı hayranı olarak merakla bekleyeceğim yeni bir
dizim oldu. Umarım her şey başladığı gibi güzel gider. Biz de bu hikayenin
arkasından gideriz.
Yazı devam ediyor...