Gönül İşleri: Bize kâr kalan en neşelisinden temiz bir hikâye işte!

Çekim esnasında fotoğraf çekmiyorum. O yüzden bu fotoğrafları daha sonra yapım gönderdi
Kızların evi olarak seçilen mekan ilk kez bir dizi için kullanılıyormuş. Evin sahibi vitray sanatçısıymış. Kutu gibi bir ev... Sahnenin yakınıydı, geneliydi derken göçebe monitör masasıyla birlikte ben de yer değiştiriyorum ve ekibin ayağına bağ olma kaygusu yaşıyorum. Herkes güler yüzlü, son derece nazik ama sette fazladan bir kişi var neticede... O yüzden ziyaretin bir kısmını sokağın girişindeki Cafe'de geçiriyorum. Bu zamanlarda Yapım ekibi beni yalnız bırakmıyor. İkram gani, sohbet bereketli.

Türkan Derya, işin yönetmeni olarak görmeye az alışık olduğum tür insanlardan. Çok set gezdim ama az yönetmenin senaryoya bu kadar hakim olduğunu gördüm. Senaryoya hakim olmak elbette marifet değil, neticede o dünyanın sahibi ve elbette her santimini bilmek zorunda. Fakat altını çizdiğime göre alışık olmadığım bir hakimiyetten bahsettiğimi anlamış olmanız lazım. İstisnasız bütün oyuncuların repliklerine de hakim. Suflör gibi adeta.. Mizansen verirken herkesin repliğini söylüyor. Bu hikaye ve karakter hakimiyetinin iyi yönetmen olmanın dışında kalan sebebini daha sonradan, Selma Ergeç'le sohbetimizdeki bir cümlede keşfediyorum: "Gözüyle değil, kalbiyle okuyor senaryoyu.."
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER