Akasya, Açelya’nın yerine geçmek için son çare Eren’i de öldürmüş. Sonra da Açelya’nın yerine geçmiş. Peki Müge? Tatlı küçük ruh hastası Müge, maalesef sadece hırslarının kurbanı olarak zayii edilen, Akasya’nın bir piyonu olmuş bu durumda. Başta kızları hapse göndermeyi düşünen Akasya, bunun yetmeyeceğine karar verince önce hapis sonra ölüm planını yapmış. Onlarla beraber hapse girecek, sonra aklanıp çıkacak, sonra da onları öldürecekmiş. Mükemmel plan, hı hıııı!
"O kadar hastasın ki Akasya'cım bu berbat psikopat abi performansıma bile inandın!" by Cesur
Ancak A’nın son oyunu Cesur’dan döner. Cesur’un ilk bölümden süregelen o gizemli hallerinin bir “ters köşe kurgusu” olduğuna inananlardandım ben. “A kim” diye herkesi bir elden geçirdim ama Cesur olacağını hiç düşünmedim. Zaten o da finaldeki abartılı psikopat kardeş oyunculuğuyla, rolüne bir tek Akasya’yı inandırdı. Cesur tatlım, umarım şu Ebru’ya prim vermezsin ileride, hiç senin kalemin değil, daha iyilerine layıksın biliyorsun değil mi?
13 bölüm boyu A'dan her mesaj geldiğinde sağa sola bakınan kızlar, ritüellerini bu bölüm de gerçekleştirdiler ahsdfghjkllş
Toprak, Cesur, Barış, Güven ve (bu kez Güven’in üfleyerek yediği yoğurtla) Türk polisinin ortak operasyonuyla “Büyük A” Akasya son oyununda büyük patladı ve yakalanmış oldu. Yalnız Akasya’nın anlattıkları bayağı uzun sürdü. O arada, gözlerinden tanıdığımız bizim çocuklardan şüphelenmedim değil. Neyse ki iyi çocuklarmış. Düşünsenize, Akasya’nın tarafında olduklarını, bugün burada ne saydırırdık. Neyse, sanırım yanan beynimizi bir parça tamir ettik. Ha geriye dönüp deşersem; peki bu neydi, bu nedendi diye soracak soru elbette bulurum. Hatta final bölümünde gereksiz yer kapladığını düşündüğüm hapishane ve koğuş ağası sahnelerinden de şikâyet edebilirim. Ama açıkçası orijinaline de büyük ölçüde sadık kalıp, Pretty Little Liars’ın 6.sezon finalinde ortaya çıkan A’ya çok benzeyen bu final, saçma yönlere savrulmaya çok müsait bu hikayenin hep gerçeklik çizgisinde kalması, kesinlikle beni tatmin etti. O yüzden son sözüm herkesi tebrik etmek olacak.
"Yanarım yanarım şu ezik Ebru'nun bile Cesur'a kavuşma ihtimali varken, benim vuslat ihtimalim olmamasına yanarım!"
Uyarlamanın ilk duyurulduğu günden bu yana tartışma hiç bitmedi biliyorsunuz. Kimi PLL kalitesinin yakalanamayacağı iddia edilmişti, kimi Türk televizyon izleyicisinin (en azından rating ölçümündeki kitlenin) böyle bir yapımı izlemeyeceği… Daha önce yapılmış uyarlamaları da göz önünde bulundurunca, ilk günden beri TKY’ın, orijinalinde olduğu gibi 7 sezonluk bir ekran ömrü olamayacağında hemfikirdik. Buna sebep hem “yerli dizinin yersiz uzun olması” hem de izleyicinin eldeki verilerle ortaya çıkan “sabırsız, kolay sıkılır” karakter özellikleriydi.
Mission accomplished!
Oysa ilk bölümden itibaren ortaya çıkan “iş” öyle iyi planlanmış ve ekrana koyulmuştu ki; hikâyeyi yakalamayı başaran herkes için 13 bölümlük ekran yolculuğu kötü bir sürpriz oldu. Buna rağmen hatta bununla birlikte, birçok anlamda “garantici”liğin çok dışında attığı cesur adımlarla Tatlı Küçük Yalancılar’ı hep televizyon tarihimizin önemli yapımlarından biri olarak anacağız.
İlk kez kamera karşısında olan Büşra Develi, Melisa Şenolsun gibi isimler kazanılıp, çoktan kapışılmaya başlandı bile. Burak Deniz, Beste Kökdemir, Olgun Toker ve Bensu Soral’ın da bu değerli yapımla yıldızlarının daha da parladığına inanıyorum bir izleyici olarak. O yüzden iyi ki vardınız, iyi ki bu cesur kararları verdiniz.
Son söz: Emeği geçen herkesin eline, aklına sağlık. 13 hafta boyunca hep büyük heyecanla, gözlerimi ayırmadan izledim. Okuyan, benimle beraber fikir yürüten, beyni yanan:) bu satırları okuyan sana da teşekkürler.