Kalbin yara alması tam da böyle değil midir? O yarayı yapabilmek kolaydır ama yaranın kabuk tutması sonra kabuğun tekrar tekrar kanaması. Kanadıkça o güne gitmen sonra tekrarlaması. Yarayı unutmaktır zor olan. Yaranın iyileşmesi ise sanılanın aksine gittikçe çile gibi gelir.

İşte Ferit'in de Ayşe'nin kalbini kırması çok basit oldu. İnanmaması, güvenmemesi sevgisinden şüphe edilmesine neden oldu. Dinlememek, inanmamak, iletilmemek... Bu üçlü insanı daha kötü ediyor. İçi içine sığmıyor, olduğu yer dar geliyor. Oysa bi' konuşulsa her şey rayına oturacak. Ama insanoğlu işte konuşarak anlaşmaya hiiiççç ama hiiçççç yanaşmıyor.

"Ferit: Ben kendimi kaybetmişim ya..." Repliğini attığında;

"Ben: Senarist yaptı her şeyi, karakterini değiştirdi." Diye diye bir hal oldum.  Karakterler elbette büyür, olgunlaşır, hastalanır, aptallaşır, okur, okumaz vb yalnız anlayışlı, tavırlarını, hal ve hareketlerini beğendiğimiz Ferit Sancakzade bi' anda 180 derece olunca olmuyor ki ama aaaa.... Sonra adam için sayıp sövüyoruz, dövüp vuruyoruz. Ayşe garibim zaten affetmeye üç günden hazır..

"Oğlumu sensiz bırakma Ayşeeeee" Diye sesleneceğin günleri bekliyorum

Ahhh Ayşe hüzünlü kekimiz, ne çok kırıldı kalbi. Ferit'e ayrı anasına ayrı. Hande'ye öfkesi fazla. Annesine nasıl mı? Hem durmadan imzalamasını istediği evraklar hem aşağılaması hem de he cinsine yaptığı resmen şiddet. yahu neden kadın kadının ASLA ama ASLA yurdu olamıyor! Oysa Ferit kaybolduğunda el ele vermişlerdi ya. Hani beraber mutfağa girip yemek hazırladılar ya. Ne çabuk unuttu bu kadın o günleri. Gerçekten anlamıyorum Azade'yi. Görmüyor mu herkes kaçıyor ondan, kimse beraber olmak istemiyor. Yalnızlığı bile isteye seçiyorsun ah be kadın!

Mesela en çok da Azade'nin Ayşe'nin Baha'yı öldürmediğini bilip de susmasına deliriyorum. Tamam, oğlun Hande'yle yani senin istediğin gelin adayıyla değil de bambaşka bir kadınla evlendiği için kızgınsın da ah bi' bilsen Hande'nin neler yaptığını, ilk sen kovarsın memleketten.

Ferit'e ise en çok kızgın olduğum an masadaki tavrıydı. Ayşe'yi buralara sürükleyen sen, yerinden yurdundan eden sen, yardım etme amacından ziyade intikam alıp kalbinin yarasını sarma isteğiyle dolan sen tut kızı herkesin içinde aşağıla! Bunun affı kolay değil. (Ben olsam asla affetmem de Ayşe minnoş kalpli kızım hemen affeder.) Bakın, Baha olayını yani Ayşe'yle sevgili olduğuna inanmasını bile es geçerim. Hatta fotoğrafların şoplanmış olduğunu anlamadığına bile ses etmem. Seviyor, kalbi kırıldı derim. Zamana bırakılıp bakılır duruma diye düşünürüm. Aile masasında yaptıklarını ben unutsam ölsem kemiklerim unutmaz be. Hande'yi böylesine düşünen FERİT!!! Ayşe'ye buna nasıl yapar??? Ahhh ekip ahhh ahhh...

Bir kalp yarası da diğer tarafta mevcut. Şimdi Yaman gerçekten Ferit'e inat Hande'yi sevdiysen olabilir. Kıskançlık sadece kadınlara mahsus değil ne de olsa. Yalnız Betül'le evlenip Hande'ye doğru gidersen gözüme asla gözükme süt oğlan. Zaten sevmiyordum zaten Adnan'ın oğlu çıkıp saklıyorsun zaten aileyi iflas ettirme amaçların var falan fistan bi' de bunu yapma güzelim Betül'e.

Hande'yi doktorla yapalım dedik, doktor daha hasta çıktı. Ne güzel kızı iyileştir git evlen, mal mülk senin. Ahhh be doktor civanım "Daha yüksekten atla!" Ne demek. Her hastayı tedavi yöntemin böyleyse yandı hastaların ve yakınları. İyi dava açmıyorlar sana. (Haftaya göreceğiz inşallah bu durumu)

Metaforları severiz ^^

Şal detayına kalbimi bıraktım ey izleyici. Hepimiz hemfikirizdir herhalde bu konuda. Antakya'ya gelip #AyFer oldukları güzelliği sona erdirmenin en naif yoluydu. Ve bu durumun takibindeyim. Çünkü bağdaştırmalar böyle daim olsun.

Çok söylenmiş gibi görünsem de bölümü sevdim. Hatta öyle sevdim ki Hande'nin çıkışlarını, Betül'le Yaman'ın evliliklerini öğrenme şeklini, annesinin tavrını, Ayşe'nin Azade'ye kafa tutmasını... Dolu dolu entrikaları, bol bol Ferit'in sürünmesini de heyecanla bekliyorum. Gelsin hoş reytingler...

Sevgiler...

* Sana Söz Kalbim / Dizi müziği (Ayyyy yok güzel değil mi? Sar sar dinliyorum, benden gelsin tüm izleyenlere. ^^)