Ancak Manisa’da Defne’nin de “Hiç bir yolumuz dümdüz olmadı. Bir sürü engel, bir sürü engebe.” sözleriyle dile getirdiği gibi yine büyük bir özenle alınan hediye bambaşka bir olaylara gebe olmuştu. Bu konuda ise kimseye kızamıyorum. Defne’nin kitabı masasının üstünde bulduğu an bu satırları yazarken yeniden gözümün önüne geliyor. İlk önce şaşırıyor, ardından yukarı doğru bakarak yüzünde bir gülümseme beliriyor, kalıyor öylece... Sonra başlıyor ilerlemeye, “Keşke Ömer almış olsa” cümleleri beyninde dolaşırken merdivenlerin önünde kalakalıyor. Konduramıyor, emin olamıyor, alışık değil böyle beklenmedik hediyeler... Ve rotayı “hayır ben almadım” cevabını duyma umuduyla ona daha birkaç saat önce “Albertine” demiş Pamir’in odasına çeviriyor. Aldığı cevapla ise hiç fark ettirmeden hayal kırıklığına uğrayarak kendinin bir zamanlar bir kitap için verdiği emek dolu anları hatırlıyor. Ah mazi ah...
 
Ancak Defne; ne Apollon’un bir türlü kavuşamayıp ağaç olarak bahçesinde yetiştirdiği Daphne ne de bir türlü geri dönmeyen Albertine... O aşkı için gururundan vazgeçen Lizzie.  O ÖMER’İN DEFNE’Sİ, bir gün ne olursa olsun sevdiğine kavuşacak olan. Bu nedenle ona hiç kızamıyorum kitap için Pamir’e gitmesine. İçten içe Ömer olmasını istediğini bildiğimden... Ama işte o hiç kızamadığım Ömer de kendini ifade edemediğinden hala bu cenderenin içerisinde dolaşıp duruyoruz. Hani dostu olsam Ömer’in karşıma alıp tam da Pamir’in ona söylediği sözleri dile getirirdim.
 
“Bu şık hediyen için sana teşekkür edecek, çok zarifsin diyecek. Ama yok boşuna bekleme. Bana geldi çünkü.. Demek ne kadar senden beklemiyorsa, gelip bana teşekkür etti zarif hediyem için. Sen kendini ifade etmekte zorlanıyorsun galiba ya da insan körkütük aşık olunca pek ifade edemiyor kendini. Sürekli yanlış anlaşılıyor.”


 
Kendisi bulduğu bir tişört, önüne gelen bir tabak pazı sarması ya da İstanbul’un diğer ucundan aldırılan bir kahve makinesiyle, verile alışveriş listesi ve sebze suyu tarifiyle Defne’nin tam da bıraktığı yerde onu delicesine severek hala onun için emek sarf ettiği biliyor; Peki, Defne? Onun da Ömer’in “Yeniden benim DefneM olmanı istiyorum” sözlerinden daha fazlasına ihtiyacı var. Defne anında Ömer için arka arkaya iyilikler yaparken, Ömer yine sadece ağzından çıkan sözlerle kalmıştı. Kendini daha çok ifade etmeli, istediklerini daha net göstermeliydi. “ Ben oyuncağımı istiyorum” diye köşesine ağlayan çocuklardan ne farkı vardı şimdi onun... Belki de Albertine Kayıp’ı satın alması işte bunun bir başlangıcı olur. Eğer Defne’nin engel olarak tanımladığı öfkesine sahip çıkabilirse...
 
Defne’nin attığı her adımda, ona dair duyduğu her şeyde o yüzünde beliren gülümseme bir anda Pamir’in söyledikleriyle öyle bir öfkeye dönüyor ki; bunun nedenini aç kalmasına ya da bir türlü kahve içmemesine bağlıyorum. Ne yazık ki hem delikanlı olup, hem de duruşunu bozmadan aşkta bir şeyler elde edilmiyor. Ellerinden kirletilmesi lazım evet. Bu nedenle Pamir’e söyledikleri için teşekkürü borç bilirim. Ancak tek bir cümlesi dışında...
Aşk için kendini bozmak ya da değiştirmek gerekir mi, ondan emin değilim. Hayatta en güzel sevme biçimi “rağmen sevmek”tir.
 
Ömer, Defne’yi herkesin eleştirdiği tüm o özellikleri sayesinde sevdi ve içi yaptı. Defne’de aynı şekilde Ömer’e aşık oldu. O soğuk duruşunun içinde gizlenen sıcacık kalbine aşık oldu. O sert tavırlarına rağmen onun aşkı için savaştı. Bu nedenle bu aşk adına ne Ömer’in değişmesini isterim, ne de Defne’nin. Onlar birbirlerini kusurlarına rağmen sevdi. Tek arzum değişmeden sadece törpülenerek birbirlerine doğru adım atmaları. Sonuçta bir kere aşkı yaşadık mı aynı kalamayız. Elif Şafak’ın "Her hakiki aşk umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milat demektir. Şayet aşktan önce ve aşktan sonra aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir." sözleriyle de açıkladıkları gibi. Artık iki kişi olmaktan bahsediyoruz. Tabi ki bunun için bazı şeyler değişmeli. Ancak kendini bozmak işte o bu aşkta olmaz. İşte bu yüzden Pamir’cim sen kendini bozmaya devam et, bu şekilde hiçbir şey elde edemezsin söyleyeyim. Tabi elde etmek istediğin bir şey varsa, belki de tek amacın ateşle barutu yan yana getirecek kıvılcımı yakmaktır kimbilir.
 


Kendisi tahrik dozunun derecesini arttırarak Ömer’i öyle bir yola soktu ki; partiye geldiğinde karşımdaki adam ilk bölümde Seziş’ten kurtulmak adına Defne’yi çekip alan o serseriydi. Biz belki yaşananlardaki o karmaşadan, belki de Ömer’in bir türlü indiremediği o koruma kalkanlarından dolayı pek bir zamanlar karakollardan toplanan ya da bir kadından kurtulmak için hiç düşünmeden başka bir kadını öpecek Ömer’e denk gelmemiştik. Ustanın atölyesinde geçirdiği bir yılda inşa ettiği o duvarlar, İtalya’da geçirdiği bir yılda artık yerle bir olmuştu. O serseri adam yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Sevdiği kadının elinden tutup bir an bile düşünmeden dansa kaldıracak kadar. Ve daha önce de söylediğim gibi ben bu serseri krala delicesine aşık oldum! Ama bu demek değildir ki; Defne’nin bir gece özenle hazırladığı pazılar için “Catering yapmaya başlamışsın, bana özel sanıyordum...” gibi kırıcı sözler sarf edelim. Tamam haklısın, Pamir’in kitabına konmuş olmasının üzerine bir de pazıdan yediğini duydun. Hoş değil. Ben de olsam senin gibi sinirlenirdim. Belki daha fazla trip atardım. Ancak şu an ne yazık ki bunların zamanı değil. Kalbi paramparça olmasına rağmen o kırıkları unutup sana doğru adımlar atan Defne’nin üzerine öyle haşırt diye su atarsan olmaz bu iş. Yavaş yavaş itinayla dökmen lazım suyu... Yerini yadırgıyor şu an. Önce bir yerine alışsın sonra daha büyük bir saksıya geçiririz. Daha geri döndüğünü, gitmeyeceğini ve onu istediğini yeni yeni idrak eden Defne’nin bu attığı adımlar bile kendisi için çok büyük. Döndüğünden beri “bitti” diye haykırırken şimdi sana doğru adımlar atmaya başlamışken üstüne pek gitmesek. İşte tam da Koray’ın dediği gibi aşk ve gurur, öfke ve ihtiras... Biraz da doğrular tabi. Birbirlerinin eşyalarını sakladıkları kutular ve gözler birbirine bakarken hiçbir şekilde dile gelemeyen “bitti” kelimesi.  
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER