Şehrazat Evliyaoğlu – Binbir Gece
Ece Tabakoğlu
Şehrazat
deyince aklımıza ilk gelen, günlerce konuştuğumuz o meşhur ‘ahlaksız teklif’dir
herhalde. Oğlunun tedavisi için patronunun ahlaksız teklifini kabul eden, anne Şehrazat’ın
içine düştüğü zor durumu, çelişkiyi milletçe nasıl bir hararet ile
tartıştığımızı, ‘sen olsan evladın için kabul eder miydin?’ geyiklerinin haftalarca
sürdüğünü çok iyi hatırlıyorum. Şehrazat sayesinde anneliğin fedakârlık
sınırlarını tartışıyorduk aslında. Yine onun sayesinde gördük ki pek çok anne
tıpkı Şehrazat gibi çocuğu için bu teklifi kabul edeceğini söylüyordu.
Aslında
Şehrazat’ın oğlunu kurtarma çabalarını son halkasıydı bu ahlaksız teklif. Önce Şehrazat’ı
Şehrazat yapan gururunu ayaklar altına alarak, onu istemeyen kayın pederinden
para istedi hatta istemekle kalmayıp adeta ayaklarına kapandı. Onun gibi aşırı
gururlu bir kadın için bu zaten başlı başına büyük bir fedakârlıktı ama bir
anne için fedakârlığın sınırları ölçülemezdi elbette.
Şehrazat’ın
anne olarak bize sorgulattığı bir başka güzel konu da, çalışan annelerin iş
hayatındaki zorlu koşulları oldu. Bu konudan mustarip pek çok kadın gibi
meslektaşım Şehrazat’ın üzerinden kadının iş hayatındaki mücadelesini de
düşündük. Çocuğu olduğunu iş yerine söyleyememesi yüzünden patronuna,150 bin doları
neden istediğini açıklamak yerine ahlaksız teklife evet demek durumunda kaldı.
Böylece bir kadının çocuğu olduğunu açıklayarak işini de kaybetme korkusu ile de yüzleşmek zorundaydık.
Fedakârlık
konusunda Şehrazat her zaman annelikten tam puan aldı ama çocuk eğitimi
konusunda eksikleri olduğunu söyleyebiliriz. Önce ‘baba’ diye kabul ettirtip
sevdirdiği Onur’a trip atmak uğruna,
oğlunu tekrar ondan uzaklaştırma çabası herhalde çocuk psikolojisinde
sağlıklı bir hareket değildir diye tahmin ediyorum. Ama her ne olursa olsun,
ekranlarda veridiği oğlunu yaşatma mücadelesi muhtemelen pek çoğumuzun aklına
kazınmıştır, sırf bu bile onu ekranların unutulmaz annelerinden birisi yapıyor.