Hanım - İkinci Bahar
Sena Peker
Kendi
çocuğuna anne olmak bile kolay değilken başkalarının çocuklarını öz
evlatlarından ayırmamak kimin harcıdır?
Size biraz Hanım’ı anlatmak isterim. Mezeleriyle ünlü, eli maharetli, kalbi gani, dul bir kadındır Hanım, bir kızı,
bir oğlu var; Gülsüm ile Ulaş. Gülsüm zengin koca meraklısı. Evlilik dışı hamile
kalıyor. Ulaş da kapağı Amerika’ya atmak için kirli işlere bulaşıyor, hapse
giriyor. Hanım ömrünü, bu iki çocuğa adamışken bir de aşka düşüyor; Kebapçı Ali Haydar Usta’ya sevdalanıyor… Kebapla meze birbirini nasıl tamamlarsa Ali Haydar
ile Hanım da öyleler birbirleri için.
Onunla evlenmek isteyen Besim Bey’i nikâh masasında terk eden Hanım, bu sefer
bırakıveriyor kendini aşkın akışına. Hakkı değil mi mutluluk? Sonuna kadar… Sonuna kadar da…
İkinci Bahar’ını yaşayacağı evde onu evde kalmış bir kız, bir erkek Fatma bir küçük
kız bir de evin dedesi (bakmayın dede dediğime, evin dördüncü çocuğu) bekliyor
ya onu. Bir de evin büyük kızı Melek’in çocukluk aşkı Medet. Bir anda 7 çocuğu
oluyor. Ama hep mutlu…
Dükkânlarını kaybediyorlar, minibüsleri parçalanıyor… Hayat
onlara bütün zorluklarını gösteriyor belki ama onlar el ele verip karşı
koyuyorlar. İnatçı, kavgacı, dediğim
dedik, sert karakteri aşkla ve sevgiyle o kadar tatlı yumuşuyor ki.
Bunları yazarken diziyi çok özlediğimi fark ettim. Tekrar olsa tekrar izlemez
miyiz? İzleriz tabii hem de şiirler, şarkılar söyleyerek…