Zavallı Yağız’ın hali artık gerçekten içler acısı olmaya başlamıştı. Sen koskoca
dizideki yegane akıllı, en mantıklı, en vicdanlı insan ol, o kadar yıl kimseye
aşık olma, sonra git kara sevdaya tutul. Hem de en olmayacak kişiye, en yanlış
zamanda. İnsan doğuştan şanssız olmayagörsün işte, ne kadar çabalarsa çabalasın
hep eksik kalır. Hiç arkadaşının olmaması ve gece yarısı annenin mezarıyla
dertleşiyor olman biraz ürkütücü ve tuhaf olsa da, yalnızlık ve hep güçlü
durmak zorunda olmak konulu repliklerinle içimizi acıtmıştın sevgili Yağız
Egemen.
Fantastik
traji-komedi olarak tanımlayabileceğimiz Fazilet Hanım ve Kızları dizisinde
yüzümüzü güldüren az sayıda pozitif sahneden birisi de YağHaz’ın mini basketbol
maçıydı. Böylesi mutlu, enerjik ve doğal sahnelere entrika ve acıdan beslenen
teyzelerimize hitap eden dizilerimizde pek rastlamıyoruz. Tabii FHK da böyle
dizilerden olduğu için, maç ikiliyi “N’oluyo lan?” bakışlarıyla izleyen Ece tarafından yarıda kesilmeliydi.
Kutsal spor salonu
Sen bana bakma, ben senin baktığın yönde olurum.
Ece’nin de
hafiften bir şeyler çakozladığını fark edip paniği artan Yağız’ın derdine
kendince bir çare bulup Sinan’la Hazan’ı birleşmeleri için aynı eve kapatmasıyla
başlayan süreç YağHaz’cılar için katlanılması zor sahnelerin kapıda olduğunu
müjdeliyordu adeta. Sevenleri kusura bakmasın ama Hazan ve Sinan arasındaki dev
ahenksizlik ekrandan taşıyordu resmen.
Sevdiğim kız bana qanqa deyince. :/
Yok canım hiç sarılmiyim, yeni sarıldım geldim.
Sanırım bana
ilk vay be dedirten YağHaz sahnesi Yağız Amerika’ya giderken Hazan’ın Yağız’a veda
etmeye çalıştığı sahneydi. Plaza manzarasından şehir ışıkları, Yağız’ın
dairesinin loş aydınlatması, güzel replikler ve tam zamanında başlayan Son Nefesim.
Asaletimden mi bilmem yoksa korkumdan mı, susuyorum.
Hangi birini yeneyim, dibi mi, sonu mu, mutsuzluğu mu?
Yazı devam ediyor..