Sevdiğini
hayal ederek yaşamayı öğreniyor insan
Yasemin’i zor durumdan kurtarmak için yapılan evlilik,
Necdet için büyük aşkına kavuşma umudu olur.
Ancak genç Yasemin Necdet’in bu fedakârlığını sadece dostluğa bağlar.
Yasemin, Necdet’in kendisine âşık olduğu için O’nunla evlendiğini düşünmez.
Yasemin’in bu naif düşüncesi yüzünden, iki iyi yürekli adamın da kalbi, yıllar
boyunca ince ince kırılır. Babasının tedavisi için gittiği ABD’den dönen Ahmet,
Yasemin’in Necdet’le evlenmesine tanık olur. Olanlara anlam veremez ama bu
evlilik için Yasemin’i değil de Necdet’i suçlar. Çünkü Ahmet’e göre Yasemin
Ahmet ile arasındaki bağı koparmak için Necdet ile evlenmiştir, Necdet de bu
durumu kullanmıştır. Necdet-Yasemin evliliğini görmeye dayanamayan Ahmet,
Yasemin’e olan aşkıyla, hayatının akışını değiştirecek bir karar verir.
Avukatlığı bırakır, Anadolu’yu daha iyi tanımak için küçük bir kasabada
kaymakamlık yapmaya başlar. Fransa’ya geri dönmek yerine Anadolu’da kalması
bile Yasemin’in Ahmet’i ne kadar etkilediğinin bir kanıtıdır. Çünkü zamanında
Yasemin O’nu, memleketini yeterince tanımamakla suçlamıştır. Yerleştiği
kasabada Yasemin’i unutmak yerine tıpkı Yasemin gibi aşkını defterlere yazmaya
başlar. Bu ayrılık yıllarında Ahmet, Bolu’nun küçük kasabası Kıbrısçık’ta
kendine mahrumiyet hayatı yaşatırken, Yasemin ve Necdet de kendilerine bir
düzen kurar. Geceleri ayrı yatak odalarında yatmaları dışında mükemmel bir ev
arkadaşlıkları vardır. Beraber bir çocuk büyütüyor olmaları onları ev arkadaşı
olmaktan ayıran en önemli özelliktir. Resim mezunu olan Yasemin mutlu aile tablosuyla
çevresindekilerin gözünü boyar. Ancak kendini kandıramaz hala çizdiği Ahmet
tablolarına bakarak iç geçirir. Babasının hapisten gönderdiği bir mektupta
yazdığı gibi, sevdiğini hayal ederek yaşamayı öğrenir.