Dilara'nın gözlerinden, Rüzgarın Kalbi'ne

Gülümseyin çekiyorum ^^
Çiçeklerin arasından geçe geçe eve varıyoruz. Burası, taş ev. Ahşap kapısı, el işçiliği. Dekorlarsa tek kelimeyle muhteşem. Salonu ve mutfağı turladıktan sonra, Zeynep'in tablolarına bakmak üzere üst kata çıkıyorum. Hastayken yaptığı ve Rüzgar'ın çok beğendiği tablo takılıyor gözüme. Biraz burayı inceledikten sonra, Zeynep'in odasını gezmek istediğimi söylüyorum. Kapıdan girdikten sonra, ilk sağdaki oda, Zeynep'in odası. Fakat Cezmi Baskın, sahne arasında burada dinlendiği için rahatsız etmek istemiyoruz.

Bahçeye çıkıyorum, ikinci ekiple tanışıyorum. İkinci yönetmen, Celil Murat Sarı yanımıza geliyor. "Ranini Tv buralara kadar geldi demek." diye bana takılıyor. Onunla da biraz sohbet edip, bahçenin keşfine çıkıyorum. Güvercinliğe takılıyor gözüm, bahçe kesinlikle muhteşem. Ben ikram edilen çayı içerken, çekime başlıyorlar. Zeynep, Neriman ve Muammer'in bahçe sahnesi çekilecek. Celil Murat Sarı'nın yanında yerimi alıyorum ve provayı izlemeye başlıyorum. Derken aile saadetleri çok hoşuma gidiyor ve yönetmenimizden izin alarak, an'ı bir fotoğrafla ölümsüzleştirmek istiyorum. Daha sonraki planım, bu fotoğrafı çerçeveletip Muammer Amca'ya hediye etmek. ^^ 

Usulca tekrar yerime geçip çekimi izliyorum. Kısa bir ara verildiğinde hemen kenardan köşeden sıyrılıp, Zeynep'in odasına gidiyorum. Oraya kafayı taktım, kızların odalarını kurcalamaya bayılırım. Tam bir genç kızın yazlık odası olarak dekore edilmiş. Baykuş motifleri ve Foça sembolleri tek kelimeyle odaya renk katmış. Her yerde bir rüzgar gülü detayı var. Zeynep, kesinlikle çok zevkli bir kız. ^^

Akşam üzeri olduğunda, tekrar Rüzgar'ın kulübesine geçmek istediğimi söylüyorum. Sağ olsun Çağla gıkını çıkarmıyor ve bizi gelip buradan alıyorlar. Aracı kullanan abi de bana alıştı, "Hadi sizi başka bir yoldan götüreyim de oraları da görün." diyor ve Eski Foça manzarası eşliğinde kulübeye doğru ilerliyoruz tekrardan. Geldiğimizde, set durmuş bir durumda. Evi, iç gece için hazırlıyorlar. Bu arada, Burak Serdar Şanal da karavanda dinlenmeye koyulmuş. Bu durumu fırsat bilip, set ekibinden kimlerin müsait olduğunu gözlemleyip, onlarla sohbete koyulmaya başlıyorum. 

Styling, Burcu Şener'e ait. Tüm samimiyetiyle kostüm kamyonunu sergiye açıyor. Bazı kıyafetleri, yayınlanan bölümlerden tanıyor oldukça mutlu oluyorum. Hepsini fırsat buldukça İstanbul'a gidip geze geze bulduğunu öğreniyorum. Kesinlikle işinde çok titiz Burcu. Kıyafetleri gösterirken oldukça heyecanlı. Neye bakmak istesem, kumaşından fiyatına kadar bilgi veriyor. Karakterleri çözmüş durumda artık. Kombinleri nasıl yaptığından bahsediyor. Bir yandan da elinde askı, ütü masasının başına geçmiş işine devam ediyor. "Şu Rüzgar'ın ufacık çantasından çıkan kıyafetin de haddi hesabı yok, ne olacak o?" diye soruyorum. Gülümsüyor ve "O konulara hiç girme." diyor. ^^ 

Hazır çekim hala başlamamışken, set ekibinden birisini köşeye sıkıştırıyorum. ^^  İsmini ve görevini asla söylemeyeceğim. ^^ Setin enlerini soruyorum ona. Eee en iyi cevabı her zaman kamera arkası verir. ^^ En komik, Burak Serdar Şanal'mış. En sempatik, Deniz Baysal'mış. En titiz Başak Daşman'mış. En iyi anlaşan iki oyuncuyu soruyorum ama herkesin birbiriyle "kanka" modunda olduğunu öğreniyorum. Bugüne kadar en çok tekne sahnesinde zorlanmışlar. Sette günde ortalama iki bin bardak içecek tüketiyorlarmış. Kişi başı yirmi bardağın garanti olduğunu öğreniyorum. 100 kişiye yakın bir ekiplermiş ve haftanın beş günü kesin çalışıyorlarmış. Ve sette en çok tüketilen gıda, yoğurtmuş! Zeytinyağlı yemekler vazgeçilmezleriymiş. Sıcak havalarda insanın içini ferahlatıyor olsa gerek. Oyuncuların, set aralarında neler yaptığını soruyorum. Sürekli eğlenilecek bir şey çıkarmış. Ve sette tez elden çalışıp, akşamları daha çok eğlenirlermiş. Otelde, tüm ekip, müzik dinliyorlarmış, tabu oynuyorlarmış ve birbirlerinden hiç ayrılmıyorlarmış.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER