Kim korkar hain A’dan
Hepimiz A'yız!

Tatlı Küçük Yalancılar final öncesi 12. bölümüyle geride kaldı. Haftaya, tüm dünyadan önce A’nın kim olduğunu ve gerekçelerini öğrenmiş olacağız. Şimdiye dek ortaya çıkan A takımının üyelerinin Pretty Little Liars’la büyük ölçüde paralel olduğu düşünülürse, ortaya çıkacak “Büyük A” da Pretty Little Liars için spoiler olabilir. Şimdi onlar düşünsün.
 
Açıkçası bu bölümden sonra benim merakım A’nın kim olduğundan çok, A’nın gerekçelerinin ne olduğu. Açelya’nın kaçırılması, Eren’in ölümü, sayısız tehdit ve şantajın sebebini DEV merak ediyorum. Zira kafası kızan, üstüne siyah kapüşonluyu çekip, intikam için A’lığa soyunuyor(=giyiniyor). Sonra kim yaptı, A yaptı oluyor. Bu yüzden A herkes olabilir ama asıl soru neden?
 
Mesela cinayetlerden tutun da, en ufak tehditlerin hepsi A’nın tasarrufunda mıydı? Ya da A takımına giren, elimiz değmişken şunu da yapalım diye, yeni bir cephe açabiliyor muydu? A’nın cinayet işleyebilecek kadar ileri gitmesini sağlayan sebepler neler? Eren bu A olma işinin neresindeydi? A, bu cinayetleri kimliğinin ortaya çıkmasını engellemek için mi işlendi? İşte bunlar hep meraklandıklarımız…
 
"Olan benim aşk hayatıma oldu ya" by Aslı
 
Türkiye’de hep bölüm sürelerinin uzunluğundan şikâyet ederiz aslında. Ama bu durum Tatlı Küçük Yalancılar’ın 12 bölümü için geçerli olmadı. Bir gecede 3 saat izlemektense, keşke 45 dakikalık 39 bölüm izleyebilseydik. Çünkü bazı detaylar, karakterlerin zamanla evrilmesi ile daha anlamlı olacaktı. Kanalın diziye ayırdığı yerin darlığından, hikâyede havada kalan ve çok da içimize sindiremediğimiz ayrıntılara bu yüzden girmeyeceğim.
 
Başladığı günden bu yana, ratinglerinin her hafta daha da düşmüş olması, başarısızlık gibi algılansa da, aslında Tatlı Küçük Yalancılar, birçok sağlam adımla büyük bir başarının sahibi oldu. Hatta şunu mutlaka söylemek gerek: 13 bölümde, bir sürü A yaratan, bu süreye bu kadar karışık olay sığdıran, gerçeklik çizgisinin öte yanına geçmenin bu kadar kolay olduğu bu hikâyeden, alnının akıyla çıkan, emeği geçen herkesin eline sağlık. Bu hafta senaristimiz Elif Usman’ın da bir tweetle belirttiği gibi “bazı işler sadece iş değildir, rating meseleleri de onları bozmaz bu yüzden”. 
 
Ama yine mi yaa!
 
Gelelim kızlarımızın tedbirsizliklerine. Şimdi cinayet işleyen, tehdit, şantaj, eve sızmalar, gardıroplara kadar girip onları gözetlemeler yapan bir A için bu kadar tedbirsizlik neden?  Hayır, kızların kafalar zehir gibi çalışıyor, planlar da güzel, ama soruyorum: O parti sonrası, diyelim A çıkıp gelseydi yanınıza, onu nasıl yakalamayı düşünüyordunuz kuzum? Aldığınız tek tedbir olan “uyumamız lazım” a bile sadık kalamadınız ayol? Çağırsanıza Komiser Vecip Bey’i, en kötü ihtimalle Toprak’ı Barış’ı falan? Sahi onlar neredeydi bu A partisinde?
 
Bakın Açelya yine kayıplarda, nasıl kurtaracaksınız onu? Gerçi ben hiçbir zaman Açelya’nın kurban olduğuna inanamadım ama neyse, o ayrı konu. İlk bölümün dejavusu yaşatılması hoştu. 
 
Tatlı küçük ruh hastası Müge’nin olaya dâhil edilmesine DEV sevinsem de, Müge hiçbir zaman beni bir Mona kadar mutlu edemedi maalesef. Onun ruh hastalıklarına yer kalmaması da bunda bir etken tabii. Ancak ben hep Müge’nin, biri “höst” dese sinecek bir kız olduğunu düşündüm. O yüzden Ilgaz bile inanmış olsa da, A’nın Müge olacağına hiç ihtimal vermedim. O yüzden son sahnede, kızların kazdığı topraktan Müge’nin cansız bedeninin çıkmasına pek şaşırmadım. Mesela “A Müge mi Açelya mı” bahsinde paramı %100 Açelya’ya yatırırım. Bahis değil ama anket sorumuz ikinci sayfada yazının sonunda devam ediyor, oy vermeyi unutmayın.
 
 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER