İkinci şans ve kazanmak adına!
Bu dizide birbirini çok güzel seven birileri daha vaaaar? Ayten ile Ahmet’i diyorum. Lütfü ile Nermin de birbirini çok seviyor, adım gibi eminim. Nermin’in sevgisinden bir kere şüphe etmedim mesela. Çünkü dip boyası da gelse, kaşı gözü yer de değiştirse, ojesiz de kalsa hep Lütfü’nün yanında oldu. İflas ettilerse beraber ettiler. Nermin’in ağzından bir kere olsun Lütfü’yü bırakıp gitmesine düşündürecek bir söz çıkmadı.

Kapak fotoğrafı gibi olmuş yalnız:)

Ama konumuz Nermin ile Lütfü değil; Ahmet ile Ayten. Çünkü bu bölüm Ahmet’e çok üzüldüm. Ahmet her şeyi içine içine atıyor ya… Nasıl anlatsam… Sanki birileri ciğerimi deliyor. Para kazanılıyor be Ahmet, sen de biliyorsun işte! Üstelik Ayten de kötü bir şey yapmadı ki. Emeği ile para kazanmak ayıp mı, suç mu? Elin ayağın tutuyor mu, sevdiklerin yanında mı, sağlıklılar mı? Yeter de artar bile. Daha ne bekliyorsun ki? Üstelik hayatının en güzel bonusu yanında: Ayten. Var mı Ayten gibisi. Hadi el ele verip Ayten gibi olmak için dilek tutalım. <3



Sarp ve Yasemin aşkı için de gözlerimden kalpler çıkartan emojiler gibi bakmayı, aşklarını tatlı tatlı anlatmayı çok isterdim. Ama Yasemin Özdemir, her zaman olduğu gibi bir çuval inciri, gereksiz bir kıskançlık yüzünden mahvetti. Gül bile Kemal’e güveniyorken, Yasemin’in ilk engelde krizlere girip, koşa koşa Cem’in iş teklifini kabul etmesine şaşırmadım. Aferin Yasemin, hep böyle ol canım benim. Hiç zora gelme. İlk sorunda koşa koşa Cem’i ara. Bence de siz bu evlilik işini bir daha düşünün! (38 yıl kadar düşünün işte!)

Ne konuştuğun değil, seni kimin dinlediği alskdjfhgalskdjfhg

Biliyorsunuz, bu aralar parlayan yıldızım Cem. Eskiden daha küçük işler peşinde kendi çapında takılıyordu, çok etkili bir elemanmış gibi gelmiyordu. Ancak hatalarını görüp, kendisiyle yüzleştiği andan itibaren gözüme “Ya bu Cem var ya dev yakışıklı. Tipini yerim ben onun. Baby face, baby face!” gibi geliyor. (Lütfü Özdemir’in askerleriyim.) Bahar Hanım Teyze’nin, Yasemin’den özür dilettirmesi, bulup ayarlayıp  Alara’yı getirmesi çok zekice. Saksı çalışıyor. Yalnız Alara öyle bir geldi ki… Umarım Yasemin için “Neden herkes beni değil de Alara'yı seviyor?” diye düşünme vakti gelmiştir. Gelmiş olmalı yani. Neyse, geçen hafta Yasemin’i çok gömdüğüm için bu hafta çok üzerine gitmiyor; Sarp’a kolaylıklar diliyorum.



On sekizinci bölümün en “kovaladıkça kaçan ateşböceği” tabii Hasan Dede’ydi. Evdekiler yetmiyordu başına bir de Neriman çıkması çok iyi oldu. Her zaman aşka hürmetimiz var da Neriman’ın ki aşka değil; nitelikli dolandırıcılığa giriyor sanki. (Aha, yoksa Seçil? Neriman?) Neriman’ın evlilik programına çıkması çok keyifliydi ama 78 milyon önünde “Hasan Civan” demesi, hayıııır! (Hep böyle Nerimanlar aşkın adını kirletiyor zaten!) Ayrıca kimse Hasan Dede’yi sinirlendiremez. Hasan Dede’yi üzen, sinirlendiren karşısında ilk önce Ayten’i sonra beni bulur.

***

Özetle; on sekizinci bölüm itibariyle herkes gönlünün peşinden koşarken Yasemin’e gelen bir anda gelen çalışma aşkı soluğu Cem’in yanında olmasını sağladı. Lütfü, Alara, Sarp, Cem, Yasemin! Haftaya hepsi aynı şirkette! Desenize haftaya şenlik var! :)

***
 
Bu yorum ne çok sevmekten, aşktan konuştum. Çünkü bunları konuşmak için çok mantıklı nedenlerim var. Mesela Gülümse Yeter’i bitince haber kanallarını şöyle bir gezdim. Her yer kan, her yer göz yaşı, herkes birbirine hakaret ediyor. Gerçek dünyada her şey bu kadar zor iken bin bir emeklerle kurulmuş Gülümse Yeter dünyası yüzümüzü her hafta bir daha, bir daha güldürüyor. Demek ki bir yerlerde hala iyi insanlar var, dedirtiyor. Bunu dedirten güzel ekip; hepinizin ellerine, kollarına emeklerine sağlık. <3 <3







BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER