İkinci şans ve kazanmak adına!
Bu hafta Gülümse Yeter yorumuma aşka dair afili sözler söyleyerek başlamak isterdim ama Gül ve Kemal o kadar güzellerdi ki ben bir ara yine yazarım ama siz onların birbirlerine aşık bakışlarını düşünün, yeter.
 
Söz uçar, yazı kalır. Bu sayfalarda Gül ve Kemal’i gömdüğüm çoktur, doğrudur. Ama ismimin hakkını veriyor; aşklarına dayanamadığımı da itiraf etmek istiyorum.

Bence bu da dokunmak sayılmalı!

Seçil’in gitmesiyle Gül ile Kemal’in yan yana geleceğini az çok tahmin ediyordum. Ancak bunun için Kemal’in, Seçil’den sonra Sarp engelini de aşmasını gerektiğini düşünüyordum. Kemal için her şey çok kolay oldu. Resmen dört ayağının üzerine düştü. İnsansa şans olacak tabii. Gül ile geçirdiği her ana bayıldım. Mutluluklarına gölge düşürmek ya da nazar değdirmek istemem ama aklıma hikâyenin en başı geldi, Gül gibi. Ne çabuk bu kadar çok sevdiler, ne ara birbirlerine büyük yeminler edip, tutamayacakları sözler vermişlerdi, diyordum. Hızlı felaketti ve bu acele nedendi derken hop Seçil birden hayatlarına girmiş, tozu dumana katmıştı. Seçil giderken ne düşünmüş olabilir acaba? Arkasından bir enkaz bıraktığını düşünmüş müdür mesela? Ya da küllerinden yeniden doğan bir çift, ne dersiniz? Her ne olursa olsun Gül ve Kemal’in geçmişi unutmadan yepyeni, umutlarla dolu bir sayfa açmasına çok sevindim. İkisi içinde ikinci şans ve kazanmak adına güzel gelişmeler.

"Varım diyooor!" şakası yapıp tüm büyüyü bozayım mı?

Geçmişi unutmamışlardı ama yine de oldukça hızlılardı. Sanırım Gül ile Kemal’in ilişkilerinin sırrı, Gül’ün “Seni yıllardan beri tanıyor gibiyim.” cümlesinde saklı. Yıllardan bu yana tanımak. İşte bunlar hep çok sevmek. Ama unutmayalım ki “Alışmak, sevmekten daha zor geliyor.” Ayrıca korkma Gül’cüğüm, ben yanındayım; geçmişi unuttuğun an, hatırlatmak için buradayım. Atasözü geliyor: Tarih tekerrürden ibarettir. (Mutlu anlarımızın tekerrür etmeyip hep acıların tekerrür etmesini konusunu açacaktım ama vazgeçtim.)

Kapı önü şeysi:)

Yeteneklerimiz olur, geliştiririz ya da sıfırdan bir şeyler yaratmak için çalışırız. Ama ne yaparsak yapalım olmayacak şeyler vardır. Mesela “aşkın yakışması”. Kemal’e aşkın bu kadar yakıştığını görmek muhteşem. Bakınız çok enteresan, Kemal’i canlandıran aynı beyefendinin bir önceki dizisinde kendileri, aşkı çok güzel taşımıştı. Hep aynı kızıp, şaşırsa da kendisini seviyoruz. ^^

Gül ve Kemal gıybetini şöyle bir toparlarsak: Aslında bazen, sallanmak, şöyle bir silkelenmek iyidir. Seçil, var olduğunu dönemin tüm entrika akımlarını da getirerek modern ile klasiği harmanlamaya çalıştı. Ama olmadı. Olmayacaktı. Gül ve Kemal ilişkisinde hiçbir şey umduğu gibi gitmediği gibi #GülKem Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğdular. Dilerim ki bir süre Gül ile Kemal’i gülen yüzleriyle görürüz.
 

Yazı devam ediyor…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER